GündemTeknolojiYaşam

Bilimde alıntı ve yorum

Kadınlar Günü Kutlu Olsun

ozkan eroglu altsayfaSanat düşünürü Priv.-Doz. Dr. Özkan Eroğlu’nun “Bilimde alıntı ve yorum” adlı makalesini sizlerle paylaşıyoruz.

Bilimde alıntı ve yorum

Bilimi, kuşku yok ki en çok destekleyenlerden biridir yayınlar. Süreli ya da süresiz bilimsel yayınlarda dikkatimi çeken bazı noktalar bulunmakta. Özellikle ülkemizde, süreli bilimsel yayınlar, hazırlanan güzel soslu bir pasta gibi ele alınıyor.

Bu soslu pastaların kolayca dizayn edilmesine yardımcı olan, hatta bu yayınları yayımlama garantisi veren aracı kurumlar bile var. Yayınlardaki içerikse bir çok alıntıdan oluşmakta. Kendi yorumunu yapan bilim insanı sayısı oldukça az. Oysa bugün dünyada bilim, özgünleşmeyi başarabilen yorumsamalar (hermeneutik) üzerinden yürüyor. Çünkü en temel amaç, bilimin genel başvuru kaynakçasını arttırmak. Tükenen veya tükenmeye yüz tutan kaynaklara yeni kaynaklar eklemeye çalışmak. Kısaca tüketici pozisyonundan, üretici pozisyonuna geçmek.

Dünyanın idealist toplumları bugün böyle davranırken, ülkemizdeyse alıntıya başvuru maksimum durumda. Bu nedenle, tekrar ve gene tekrara düşen bir bilim dünyamız var. Bunun için en başta üniversitelerimizin bilim enstitülerindeki tez çalışmalarına bakmak yeterli. Hatta kanımca, çoğu yüksek liselere dönüşen üniversitelerimizde eski tezlerden alıntılanan –hatta aşırılabilen- argümanlarla yazılan-montajlanan- yeni tezlere bile rastlayabiliyorsunuz. Örneğin üç beş sayfalık “değerlendirme” bölümleriyle geçiştirilen doktora tezlerine tanık olunabiliyor. Oysa bilimde doktora, akademik kutsallık taşıyan ve bir bilim insanının en çok dikkat edip, titizleneceği bir süreç. Bir kimsenin kaleme aldığı doktora tezi, idealist toplumlarda onun bilimsellik ortamında ne olup olmayacağını belirlemekte. Yorumsamalarda bulunmanın akademik ortamlardaki en net yeri ise doktora tezleri (doktora tezleri bir yenilik getirmelidir düşüncesine rağmen). Tabii ülkemizdeki bilim geleneği, bugün geldiği noktada yorumsamaya neredeyse izin vermiyor; ayrıca bir de böyle bir sorun var. Durumlar böyle olunca sonuç: Havanda su dövülüyor.

Alıntı kolay bir yol. Yorumsamada bulunmak ise cesareti, dahası kendine güveni gerektiriyor. Yorumsama yapabilmek, sadece bilgiye dayalı olmayı yeterli görmemekte, yanında “derin hislenme (stimmung)” sürecinin de bilimselliğin içinde yer almasını istemektedir. Yani hem duygu, hem de bilgi içeren birliktelikten yola çıkmayı arzu etmektedir. Bugün ileri toplumlarda bilim de, bir yaratıcılık alanı olan sanat gibi mutlak surette bilgi kuramıyla desteklenmekte. Zaten bu bilgi kuramı sayesinde bilim, sanatla ortak bir nokta oluşturmanın yanı sıra kuramsallaşmış da oluyor. Duygunun katılmadığı bilim, alıntının her türlüsüne ihtiyaç duyarken, toplum da düşünsel boyutlu bilim insanını, düşünürünü yetiştiremeyip, vahşi kapitalizmin de iteklemesiyle aşırıya varan çeviri yayınların tutsağı haline geliyor.

İşte yukarıdaki nedenlerden ötürü, tamamen alıntılara dayalı makale, kitap, tez, vb. ne kadar çalışma varsa, bunlar üzerinde çalışıp, yararlanmak isteyene fazlaca bir şey vermiyor, üstelik bir güven eksikliği yaratarak ilk kaynaklara gitmeyi, dolayısıyla zaman kaybına neden oluyor; kendini bilen bilim insanı için. Durum böyle olunca, örneğin, eskiden yayınevleri birçok akademik araştırmayı basmaya girişirdi, fakat bu yönde kalite düşünce, çeviri yayınlara girişildi, şimdi de bu yönde bir şişme oluşmaya başladı. İster istemez bilim dünyası da alıntılarını bu çevirilerden yapıyor. Bu kez de dayatmalı dayatmasız, kontrollü kontrolsüz aşırı derecede süresiz yabancı yayının Türkçeye çevrildiğine tanık olduğumuz, özellikle son on, on beş yılda, bu kez de karşımıza “iyi ve kötü çeviri” sorunu çıkmaya başladı. Bu noktada ciddi bir okur olarak söylüyorum bunu; tutarlı çeviri ülkemizde çok az. Bir konuda çeviri yapmak da gene tutarlı bir akademik süreçten sonra, deneyimi, yerli yerinde terminolojiyi kullanma zorunluluğunu getirdiği ve bu kadar birikimi üzerinde barındıran insanı bulmak da güç olduğu için, bu alan da sıkıntılı bir hale ulaşmıştır.

Konular nasıl da birbirleriyle bağlantılı öyle değil mi? Bilim, kendisi bir yayına dönüşerek kalıcılığını arttırıyor; böylece antitez ve sentez süreçlerin daha sağlıklı işlemesine neden oluyor, ayrıca da direkt bağlı bulunduğu toplumun yayın yaşamını etkiliyor; buna bağlı bilgi alışverişini, dolayısıyla yeni yeni yorumsamaların doğmasına veya doğmamasına neden oluyor. Ne yaparsak yapalım, söz konusu evrimi engeleyen zararlı ve yüz kızartıcı her şeyden bilim bağlamında uzak durmak gerekiyor.

Priv. -Doz. Dr. Özkan Eroğlu
Habilitation in Philosophie der Kunst

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024
8 Mart Kadınlar Günü Turları

Özkan EROĞLU

Özkan Eroğlu yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu