EkonomiHaftanın Yorumuİş Dünyası

Büyüme Rekorunun Sarhoşluğu

Maldivler Kutlu Olsun

emregollu yatayNationalTurk yorumcusu Emre Göllü ‘nün “Büyüme Rekorunun Sarhoşluğu” başlıklı makalesini sizlerle paylaşıyoruz.

2011 yılının millî gelir rakamı 772 milyar dolar olarak açıklandı. Millî gelirimiz bir önceki yıla göre dolar bazında yüzde sekiz buçuk (8,5) artış gösterdi. Bu artışla, 2011 yılında dünya ülkeleri arasında ekonomik büyüme bakımından Çin’in ardından ikinci sırayı aldık. 2011 yılında kişi başına düşen millî gelir de 10 bin 440 dolar olarak açıklandı.

Bu ekonomik büyüme oranı, özellikle Avrupa Birliği’nin kriz yaşayan ülkelerine bakıldığında önemli bir aşamayı gösteriyor. Özellikle, sektörel kırılımlara bakıldığında imalat sanayindeki yüzde 9,4’lük büyüme dikkat çekici görünüyor. Yalnız, 2011 yılı çeyrek olarak adlandırılan üçer aylık dönemlere bölündüğünde, yılın son çeyreğinde gerek imalat sanayinde gerekse diğer sektörlerde büyüme hızının belirgin şekilde düştüğü açıkça göze çarpıyor ki bu eğilimin içinde bulunduğumuz 2012 yılında da süreceği tahmin ediliyor.

Ayrıca, kişi başına düşen millî gelir bakımından madalyonun diğer yüzüne bakalım. İstatistiksel olarak açıklanan rakam, önemli bir gelişme göstergesi olarak değerlendirilebilir ancak bunun toplumsal yansımaları aynı şekilde mi, tartışılır diye düşünüyorum. Kilit soru şudur ki kişi başına düşen millî gelirin artışına bağlı olarak toplumun refahı ve toplumsal gelişmişlik düzeyi de artıyor mu? Bir diğer deyişle, toplumun farklı kesimleri millî gelirden nasıl pay alıyor?

Biz ekonomik büyümemizle övünürken, geride bıraktığımız ülkeler için de övünç göstergeleri var elbette, örneğin Dünya Fikrî Mülkiyet Örgütü (World Intellectual Property Organization – WIPO) tarafından yayımlanan yıllık raporda ülkeler bazında yeralan patent başvuru sayıları. 2011 yılında, ABD’de 48.956 adet patent başvurusu yapılmış. Bu sayı, Çin için 16.406, gelişen pazarlar sınıflamasını paylaştığımız Güney Kore için 10.447, AB’nin krizdeki ülkelerinden İtalya için 2671, İspanya için de 1725. Türkiye’ye gelince mi? Sadece 541, acı ama gerçek misali.

Patent başvurusu, bir ülkedeki teknolojik gelişimin, bilimsel üretimin bir ölçütüdür. Ülkenin rekabetçi üstünlüğü bağlamında değerlendirilmesi de mümkündür. Biz büyüyen ekonomimizle övünürken, krizle boğuşanlara hava atarken, aslında o hava attığımız ülkeler bilim ve teknoloji üretiminde açık ara önümüzde gidiyor, acaba farkında mıyız?

Üç tane dörder yıllık döneme dayanan İlköğretim ve Eğitim Kanunu değişikliği, patırtılarla yürürlüğe girdi. Uygulamada sıkıntılar yaşanacağını görmek için müneccim olmaya gerek yok. Sürekli değişen, öğrencileri adetâ birer kobaya çeviren ve bu son hâliyle de daha çok tartışılacak olan eğitim sistemiyle bilim ve teknoloji üreterek katma değer yaratacak ve toplumumuzun refah düzeyini artıracak kuşakların yetişmesi mümkün olabilecek mi acaba? Ne dersiniz?

Emre GÖLLÜ

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024
Konserler

Emre GÖLLÜ

Emre Göllü yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

3 Yorum

  1. Makalenizde gerçekten çarpıcı ayrıntılara dikkat çekmişsiniz,
    çok teşekkür ederim paylaşım için. Öğrencilerimizin kobay durumu hakikaten ne üzücü..

  2. Milli Gelirin dağılımının eşit olmadığını açlıktan ölen çocuklar ve borç intiharlarının artması ile görmek mümkün. Ayrıca yazarın tespit ettiği patent başvurularının zavallılığı beni üzdü. Eklemek istediğim bir şey, dış borçlarımızın inanılmaz oranda büyümesidir. Bu ileride başımıza büyük problemler yaratacaltır.Sevgiler.

  3. Makalenizi çok beğendim gerçekler anlatılmıyor.sadece bir kesim kendisine rant sağlıyor.Gündem devamlı yeni gündemlerle değişkenlik gösteriyor.Herzaman yerde ilk önlerde yer alıyoruz.Gerçekleri yansıttığınız için teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu