Dış siyasetimiz, Arap Baharı,Irak ve Suriye
Her zaman için, doğal hayatın ve yaradılışın, en güneşimsi gizemi olan, makul olma çizgisine, olan ihtiyacı, rutin olarak anımsatmak, maalesef artık, vazgeçilemez bir zorunluluk olarak, karşımızda durmaktadır…
Deyim yerindeyse, burnumuzun dibinde baş göstermiş olan, Arap baharı ile ilgili olarak, ülkemizin duruşu, pekte makul bir çizgide, olamamıştır.
Tabi ki, ülkemiz çıkarları, ABD ve AB, vb. yanlı bir tutum sergilememiz, gereğini işaret etmiş olabilir ama bu, her anlamda, tamamen onlara güdümlü olmamız anlamına da, gelmez ve gelmemelidir de.
Zira ülkemiz, geçmişinden bu güne değin, özellikle söz konusu baharın yaşandığı coğrafya açısından, koruyucu, kollayıcı ve biraz da, komşuluk münasebet ininde etkisiyle, olağan üstü, barış meyilli bir tutumun, öncüsü olmuştur…
Yani kısacası, kimse kusura kalmasın, bu güne dek, söz konusu coğrafya da, olumlu yönde kabul görmüş olan, tarihi duruşumuz, şu an baştaki iktidarın izlediği, eksik ve yanlış yol ve yöntemlerden ötürü, maalesef yara almıştır, demek, sanırım pekte yanlış olmaz…
Ayrıca Arap baharının, şu an ki son halkasıymış gibi renk veren, komşu ülke, Suriye’deki iç çatışma ve kaosla ilgili olarak ta, yukarıda değinmeye çalıştığımız hassasiyetlerin, aynen geçerliliğini koruduğunu, vurgulamadan geçmekte, yerinde olmaz…
Özellikle Suriye demişken de, yukarıda değinmeye çalıştığımız hassasiyetlerin, şu ana kadar ki izlenen yol haritası neticesinde, belki de en alaşağı edildiği, noktadayız demek te, sanırım abartılı olmaz…
Yine komşu ülkeler, Irak ve Suriye ile ilgili olarak, bizim gibi Laik bir ülkenin, gidip mezhepsel bir çatışmaya dönüşmüş olan, iç kavgalarında ( Sunni- Şii çatışmasında) Sunni tarafı açık, açık destekleyip, bu gerilimlerin tarafı olmamız ve bu gerilimleri, ülkemize de bulaştırmaya, kimin ne hakkı olabilir?..
Zira, yaşanan, tüm bu olumsuz tutumlar neticesinde, ülkemizin birçok ilinde, Alevi yurttaşlarımızın kapılarının, olumsuz yönde işaretlenmiş olması da, bu hassasiyeti vurgulamamızdaki haklılığımızı, gün ışığı gibi ortaya çıkarmıştır…
Dolayısıyla, büyük ülke olmanın gereği, her açıdan ince eleyip, sık dokumak ve büyük düşünmeyi gerektirir. Onun içindir ki, birçok konuda, başarılı bulduğum şu an baştaki iktidarı, daha hassasiyetli ve daha sorumlu davranmaya, davet ediyorum…
Sinan Adıgüzel
