Medya haberleri /Hürriyet gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, “Karşı mahallenin kanalı” olarak adlandırılan “Ülke TV”de birbirinden çarpıcı açıklamalar yaptı.  Özkök, Şamil Tayyar, Ahmet Kekeç ve Turgay Güler ‘in konuğu olurken, genel yayın yönetmenliği dönemlerindeki günlerinden, Doğan Holding Yönetim Kurul başkanı Aydın Doğan ‘a, Emin Çölaşan ‘ın ayrılmasından 28 şubat dönemine kadar bir çok konuda çarpıcı açıklamalar yaptı.

Yazarların ayrı ayrı önemi olduğunu dile getiren Ertuğrul Özkök, “Bir ekonomi yazarınız vardır, onu herkes okumaz; ancak 2803 kişi okur. O 2803 kişi gazete için çok önemlidir, çünkü onlar reklamverendir” dedi.

Kişinin özgüveni olmadan genel yayın yönetmeni olamayacağını dile getiren Ertuğrul Özkök, “Hürriyet gazetesinin devletin gazetesi olmasından hiç gocunmadım. Abdullah Öcalan asılmasın diye kampanya yaptık. Bizi taşlarlar dediler. Bu ülke için taşlasınlar. Daha sonra da Mit eski müsteşarı Şensal Atasagun bu konuyla ilgili bizimle konuştu. Duyumlar almışlar. Abdullah Öcalan’ın asılmasının ülke için getireceği tehlikelerden bahsetti. Biz ama kampanyaya daha önce başlamıştık” ifadelerini kullandı.

HER MANŞET ELEŞTİRİLİR

Başörtüsüne üniversitelerde serbestlik getirecek olan anayasa değişikliğinin TBMM’de kabul edilmesiyle ilgili Hürriyet gazetesinde çıkan “411 el kaosa kalktı” şeklindeki 10 şubat 2008 tarihli mahşeti de savunan Ertuğrul Özkök şöyle devam etti, “Her manşet eleştirilir. Ancak Türkiye’de derin devlet kavramını da ortaya atan benim. Anayaa Mahkemesi her demokrat ülkede vardır. Bunların yanı sıra Meclis kararları da tartışılmalı. Ama komplo teorileri o kadar her yanımızı sarmış ki, attığınız her adım sorgulanıyor.” dedi.

Genel yayın yönetmeninin farklılığını göstermesi gerektiğini kaydeden Ertuğrul Özkök, “Ertesi gün 30’a yakın gazete çıkacak. O gazetelerdeki manşetler bir olsa gerisini siz düşünün. Benim onlardan farkım olmalı. O 411 el kaosa kalktı manşetini de ben attım. Çünkü gece 11 sırasında bu aklıma geldi. Ve attığım manşetin de arkasındayım” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE’DE DERİN DEVLET YOK

Türkiye’de derin devlet kavramını ilk kez kendisinin ortaya attığını söylemesine karşın Ertuğrul Özkök, “Türkiye’de derin devlet yok. Derin devletin asıl örneği Fransa’da vardır. Türkiye’de Şemdinli’de bir kaç bomba attırıyorlar derin devlet oluyor. Böyle derin devlet mi olur. Biz de derin devlet yok ve ben komplo teorilerine inanmam. Hep beni suçladınız ama Tuncay Güney beni örgüt üyesi yaptı. Hiçbiriniz ne oluyor kardeşim demediniz. 28 Şubat süresince bana kimse talimat vermedi. 28 Şubat süresince askerle Hürriyet gazetesi yazarları toplantı yaptı. Emin, “Ne duruyorsunuz paşam” türü bir şey dedi. Çevik Bir, “Ne darbesi, meclis orada” cevabını vermişti” dedi.

GENEL YAYIN YÖNETMENİ NASIL OLMALI?

Hürriyet’te 20 yıl gazetecilik yapmasının sırrını Süleyman Demirel’le bağdaştıran Ertuğrul Özkök, “Süleyman Demirel’in bir lafı vardır. Süleyman Demirel’in özellikle cumhurbaşkanlığı döneminde “Türkiye yönetilmez, idare edilir” demişti. Gazete idare edilir; çünkü patron vardır, ben de dahil olmak üzere egosu kulaklarından taşan yazarlar vardır. Bunun için genel yayın yönetmeni idare eder, yaratıcı, yenilikçi ve ihtiraslı olmalıdır. Ben 20 yıl boyunca Sabah gazetesinin taşra baskısını şurdan burdan, yeri geldi Almanya’dan yeri geldi Adana’dan elime geçirdim. Taşra baskısını okumadan uyamadım” sözleriyle dile getirdi.

Aydın Doğan’la çalıştığı dönemleri de anlatan Ertuğrul Özkök, “O’nun kadar demokrat bir gazete patronu görmedim. En çok istediği şey Türk halkının değerlerine saygılı olunması konusuydu. Halkın hassasiyetlerini tam bir Anadolu insanı. Eminim Tayyip Erdoğan en çok Aydın Bey’le anlaşabilirdi. Aydın Bey’e çok haksızlık yapıldı. Onunla tartışmalarımızda %80 hep o haklıydı. Ben haklı çıktığımın hemen ertesi günü gönlümü alırdı” sözleriyle Doğan Holding sahibi Aydın Doğan’ı övdü.

GÖREVİME MÜDAHELE OLMADI

Genel yayın yönetmenliği döneminde görevine karışanın olmadığını dile getiren Ertuğrul Özkök şöyle devam etti, “Majör bir müdaheleyle ne devletin içinden ne de Aydın Bey’den herhangi bir müdahele olmadı. Ne zaman toplansak Anayasa ve halkın değerlerine saygılı yayın yapmamızı istedi. Manşetlerime karışılmadı. Sonuçta Hürriyet gazetesinde 20 yıl çalıştım. Karşılığını da kat kat aldım. Çok fazla para kazandım. Son 5 yıldır ayrılmak istiyordum. Aydın Bey’e 70 yaş sınırı koyun dedim. Ama olmadı. Daha önce Aydın Bey’le mutabakata varmıştık. Benim yerime Sedat geçecekti. Ancak Milliyet gazetesi Ceo’su Hanzade Doğan onu Milliyet’e istedi. Plan bozuldu. Sedat geldi bana ne tavsiyede bulunursun dedi. Ben tavsiyede bulunmam, benim yerimde olsan ne yaparsın dersen ben olsam Hürriyet’te kalırdım dedim. O da kararını verdi ve Milliyet’e geçti. Neticede patron istedi. Ancak parlayacak bir insanı yoketmen veya önüne geçmen mümkün değil. Genel yayın yönetmenini patron belli eder. Ne kadar ayak oyunu yaparsanız yapın. Biz de Aydın Bey’le yemek yedik ve daha sonra ayrıldım. Daha sonra Enis Berberoğlu’nun benim köşemi almak istediği ve gazete içinde sorun yaşandığı söylendi. Enis Berberoğlu Genel yayın yönetmenidir ve istediği kararı alır. Ancak gazetede herhangi bir sorun çıkmadı. Ayrıldım. Haksızlık maksızlık yok. Hayatımın şu an en mutlu dönemindeyim. Hani derler ya “That was a good life” (iyi bir yaşamdı). Artık kimse beni genel yayın yönetmeni yapamaz. Üniversiteden ayrılırken doç. titrimi geride bırakmıştım. Şimdi de genel yayın yönetmeni titrimi geride bıraktım. Artık eski genel yayın yönetmeni titrimi kullanmıyorum. Artık okuyorum, müzik dinliyorum dünyayı takip ediyorum.”

PENİS ÖRNEĞİ VERDİ

Hürriyet gazetesindeyken çok eleştirilmesine değinen Ertuğrul Özkök, “Gazetenin bir patronu vardır ve Hürriyet gazetesinin genel çerçevesini patron çizer. Kimse ben patronu dinlemem diyemez. Fakat en büyükle çok uğraşıyorlar. Bu dünyanın her yerinde de böyledir. New York Times gazetesiyle de çok uğraşırlar. Almanya’da Bild genel yayın yönetmeni Kay Dickman’la da çok uğraştılar. Hatta Dickman’ı penis olarak resmettiler. Bild’in karşısına Dickman’ı penis olarak tasvir edip astılar” dedi.

Fethullah Gülen’le Ertuğrul Özkök’ü benzetmesine de açıklık getirirken, “Fethullah Gülen konusunda yanlış anlaşıldım. Ama onun fikrine de saygılıyım. O cemaatçiliği yüceltiyor. Ama ben bireyciliği daha ön plana çıkarıyorum. Cemaatçilik kişinin yaratıcılığının kaybolmasına neden olur. Onun için cemaatleşme fikrine karşıyım.” ifadelerini kullandı.

Liberallere yönelik eleştirisine yine devam eden Ertuğrul Özkök, “Bu ülkede liberal cemaat duygusu yarattılar. Bu ülkenin en büyük aydınlarından bir tanesi geçmişte bize işkence yapıldı dedi. Bir başka liberal aydın “kurunun yanında yaşta yanar diyor.” Cemaatçilik burada ortaya çıkıyor. Liberal aydın duvar içinde taş olmamalı” yorumunu yaptı.

EMİN ÇÖLAŞAN MARJİNAL BİR GAZETEDE YAZIYORMUŞ GİBİ DAVRANDI

Emin Çölaşan’ın Hürriyet gazetesinden gönderilmesinin sorulması üzerine Ertuğrul Özkök, “Emin kendiversiyonunu yazdı. Ben bu konuda konuşmadım, konuşmayacağım. Emin’in yazdığı kitabı okudum. Her olayın 2 versiyonu var. Benim versiyonum farklı. Eminim artık koruyamadım. Korumak zorlaştı. Ancak marjinal gazetede yazı yazıyormuş gibi yazmaya başladı. Hürriyet’in yayın ilkeleri var. Lakap takmamak gibi. Melih Gökçek olayında 30’a yakın dava kaybettik. 120 bin dolar tazminat ödedik. Hürriyet güçlü bir kuruluş bu paraları öder, ancak hırsız diyor, mahkeme açılıyor kaybediyoruz. Yine hırsız diyor. Ertesi gün ertesi gün yine. Bunun ne vicdani ne hukuki yanı var. Ben Orhan Pamuk’u eleştiren 4 yazı yazdım. Arkadaşlar takıntı yaptın dediler. Çok istememe rağmen daha sonra Orhan Pamuk aleyhine yazmadım. Bekir Coşkun’un ayrılması tamamen farklı. O kendisinin de Emin gibi olacağını düşündü. Ancak Ayvalık Cunda’daki evine Hürriyet’in CEO’su Vuslat Doğan Sabancı’yla gidip ikna etmeye çalışacaktık. Habertürk’e geçti. Onunla yolları ayıracağımız yönünde kesinlikle bir düşüncemiz yoktu” cevabını verdi.

KİMSE MASUM DEĞİL

Meslekte kimsenin masum olmadığını söyleyen Ertuğrul Özkök, “Benim de sicilimde bazı lekeler vardır. Ancak kimse masum değil. Ancak bazı şeyleri artık konuşamam. Geçmişte bana gelen belgelerden kullanmadığım oldu; ama bunların hiç birini saklamadım. Andıç olayında bizim yaptığımız yanlış gibiydi. Karşı çıkmadık. Cengiz Çandar’dan daha sonra özür diledim. Bundan da gocunmadım. Ancak birbirimizin korkularını gidermemiz gerek.” şeklinde konuştu.

FETHULLAH GÜLEN’İ TÜRBAN KONUSUNDAKİ ÇIKIŞINDAN SONRA SEVDİM

Fethullah Gülen’in 90’lardaki türban konusuyla ilgili açıklamalarından sonra onu sevdiğini dile getiren Ertuğrul Özkök, “Türban konusuyla ilgili olarak madem ki okumak önemli mesele etmeyin okulunuza gidin dedi. O’nu o çıkışıyla sevdim. Daha sonra da onun aleyhine bir yazı bile yazmadım. Bu konuyla ilgili olarak da daha sonra Çevik Bir’le telefonda 45 dakika kavga ettim” dedi.

KEMAL KILIÇDAROĞLU HALKIN NABZINI TUTUYOR

Cumhuriyet Halk Partisi başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti lideri olarak biraz daha pişmesi gerektiğini söyleyen Ertuğrul Özkök, “Halkın nabzını tutan bir yönü var. Eşim geçenlerde baktım ona olan sempatisinden dolayı CHP’ye üye olmuş. Eşimin babası beş dönem CHP milletvekilliği yapmış, dedesi ise 1946’da çok partili sisteme geçme tartışmaları nedeniyle İsmet İnönü’yle ters düşüp partiden ayrılmış. Buna karşın eşim sosyalist biridir ve hala herkesin eşit haklara sahip olmasını ister. Buna karşın gidip CHP’ye üye olmuş. Ben de buna saygı duydum. Kadınlar bazı konularda daha radikal oluyor. Hem sağda hem solda bu böyle. Erkeklerden daha radikaller. Cumhuriyet mitinglerine karşı yazı yazdığım dönemlerde eşim evin penceresinden kocaman bir bayrak asmıştı” ifadelerini kullandı.

AK PARTİ KAZANIR DİYE DÜŞÜNÜYORUM

Ertuğrul Özkök 2011 seçim sonuçlarıyla ilgili olarak da, “Siyasi tahminlerde en kötü olan kişi benimdir; ama Ak Parti kazanır gibi görünüyor” yorumunu yaptı.

NationalTurk.com