NationalTurk

İstanbul ve Gizemleri

Maldivler Kutlu Olsun
Bundan bir kaç yıl önce,henüz tanıştığım genç bir delikanlı,bana İstanbul’da nişanlısıyla gidebileceği bir kaç semt ismi sordu. Hoşlandığım yerlerden bazılarını saydım ancak biraz sonra hissetim ki;doğma büyüme İstanbullu-Kadıköylü olan bu genç,henüz daha vapura binip karşı yakaya bile geçmemiş ! Heyhât çaresiz Sultanahmet Meydanı’na nasıl gideceğini anlatmak zorunda kaldım 20’li yaşlarını yaşayan bir “İstanbullu”ya. Etrafımızda o kadar çok ki kentini tanımayan,merak edip gezip görmemiş insan.Hatta biz bile ne kadar tanıyoruz doğup büyüdüğümüz İstanbul’u? Her yıl binlerce turistin,dünyanın çeşitli yerlerinden heyecanla gelip görmek istediği bu nazlı şehirde yaşayanlar, maalesef O’na karşı yabancılaşmış. Hatta diyebilirim ki; kentte yaşayıp,asla kendini bu şehre ait hissetmemek son derece yaygın acıklı bir gerçek. Nerelisin? sorusunun cevabı asla “İstanbullu” değil artık,bu şehirde doğmuş biri için bile ! İnsanların,yerleşip,aile kurup,geçimini sağladığı hatta doğup büyüdükleri bir şehire karşı bu kadar acımasız olmaları,pek de dünyanın diğer şehirlerinde görülen bir gerçek olmasa gerek.

İstanbul’da yaşamayı hep bir filmin içinde rol almaya benzetirim.İçinde aşk,macera,merak,heyecan,korku,romantizm barındıran harika bir filmin oyuncuları gibi gelir bana bu şehirde yaşayan insanlar. Dünyanın en güzel boğazında sevdiğinle beraber yürümek,yürürken çukurlara düşmemek,kapkaççılardan kendini korurken şehrin yedi tepesini dolaşmak,trafikle boğuşurken aniden karşına çıkan bir İstanbul sürpriziyle herşeyi unutuvermek,ne kadar sıradışı bir şehirde yaşadığımızın en büyük kanıtları.Aslında bu şehirden nefret etmek yerine ne kadar şanslı olduğumuzu düşünmek yasaklanmış sanki bize. Herkes hem İstanbul’da yaşayıp hem kaçmak istiyor. Bu bize öğretilen bir metafor haline geliyor giderek. Şu şehirden kaçmayı düşünüyor,kaçıp intikam almayı düşünüyor çoğunluk. Kaçıp gitmek elbette bir seçenek ama dönmek de öyle ! Nice seyyahlar dünyayı dolaşıp İstanbul’a yerleşmişler yüzyıllar boyu. Şairler,yazarlar,devlet adamları,dünyayı gezip görmüşlerin son durakları nedense hep İstanbul olmuş. Burası manyetizması yüksek gizemli,sırlarla dolu bir şehir.

İstanbul deyince akla gelenlerden biri de bu şehre ait binlerce yıldır anlatılan efsaneler,sırlar,gizemler. Önce merakımdan,sonra hasbelkader okuduğum okuldan daha sonra da meslek gereği İstanbul’un gözle görünür-görünmez,bilinir-bilinmez bir çok yerini gezip görme,yaşama fırsatına eriştim. Gerçekten de bu şehir hakkında okuduklarımdan daha çoğunu,gezip görerek öğrenme şansım oldu. İçimde hep bu gördüğüm yerleri bir daha görme ve şehirde yaşayan her meraklı insanın bu fırsatı yakalaması arzusu oldu.

Bu şehri insanları yani gerçek sahipleri olarak kaçımız gezdik tarihi binaları ? Kaçımız gitti son yıllarda Ayasofya’ya,Sultanahmet’e Fatih’e,Sarıyer’e ? Kaçımız Arkeoloji Müzesi’nin o rutubetli tarih kokusunu çekti içine? Çocuğumuzu en son hangi müzeye götürdük? Hadi müzeyi bırakın hangi vapura bindirdik ? Ne zaman Kanlıca’da  bir yoğurt ya da Sarıyer’de bir börek yedirdik? Karakulak Suyu nerede? Çamlıca neresi? Beykoz hangi tarafta? En iyi paça nerede yenir? Vefa ne tarafta? Fatih Camii nerede? Şehrin ilk mahallesi Zeyrek ne demek? Bizansın ibadet merkezi Pantakrator Manastırı hâlâ ayakta mı ? Ne tarafta? Süleymaniye Camii’sinde bir bayram sabahı aynı şiirlerdeki gibi mi? Bu Prens Adaları nedir? Aya Yorgi tepesine hiç durmadan çıkabilmek mümkün mü? Ya bu ipliklerin ne işi var yolun kenarındaki ağaçlarda? Fener Rum Patrikhanesi sahiden o büyük kırmızı bina mı? Eyüp Sultan neresi? Piyer Loti ? Oraya teleferikle çıkılıyor mu sahiden? Topkapı Sarayı’nda Peygamberin ayak izi varmış? Hz Ali’nin Zülfikar’ı da ordaymış doğru mu? Ya IV. Murat’ın Bağdat ve Revan Köşkleri’nde neler yaşanmış ? Saraydan gece sesler geliyormuş doğru mu? Yerebatan Sarayı’nda ters bir medusa başı var mı gerçekten? Orası dünyanın en büyük negatif enerji alanlarından biri mi? Bizansın en büyük Sarayı Blakhernai’nin kalıntıları mı bu Çatladıkapı’daki pencereler? Tekfur Sarayı bir zamanlar çini imalathanesi olmuş öyle mi? Anemas Zindanları’nda hala bizanslı şovalyelerin ruhları yeniçerilerle savaşıyor mu? 1453’te fetih zamanında Osmanlı Donanması’nın Haliç’e girmemesi için gerilen zincir hangi müzede? Avrupa’nın en büyük yekpare ahşap binası hangisi? Ya dünyanın en büyük avizesi? İstanbul’da mı? Duyun-u Umumiye binası mıymış İstanbul Erkek Lisesi? İttihat ve Terakki Fırkası’nın merkez binası duruyor mu? Kanuni Sultan Süleyman’ın mezarı nerede? Ya Fatih’in? İmparator Jüstinyen nerede gömülü? Beyazıt’tan Aksaray’a inerken yolun sağındaki solundaki bu büyük mermer taşlar da ne ola? İstanbul’un altı olduğu gibi mahzenlerle örülüymüş doğru mu?

İnsanların yaşadığı şehire yabancılaşması ve küsmesi çok normal değil. Bunun sosyal,ekonomik ve politik temelleri var elbet. Ancak bütün bunlar İstanbul gibi “şehirlerin sultanı”nı yok saymaya,görmemeye engel olamaz. O bizi terketmiyor bütün kinimize,hıncımıza acımasızca onu yok etme çabamıza rağmen,bize küsmüyor.Hâlâ en güzel haliyle kucaklıyor bizi bir yakadan bir yakaya.Bir İstanbul yazısı elbette İstanbul’un şairinin mısralarıyla bitirilir. Gönülde her yerini gezip görebilme ve yukarıdaki soruların cevaplarını bir daha ki sefere paylaşma isteğiyle ;

Ahiret öyle yakın Seyredilen manzarada,

O kadar komşu ki dünyaya duvar yok arada,

Geçer insan bir adım atsa birinden birine,

Kavuşur karşıda kaybettiği bir sevdiğine.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Yahya Kemal Beyatlı

Konserler

NationalTurk

NationalTurk Haber Merkezi, En Son Haberleri Gündemi, Spor Haberlerini, Ekonomi, Seyahat, Magazin, Politika ve Son Dakika Haberlerini en doğru ve objektif şekilde size ulaştırır.NationalTurk | Objektif | Bağımsız | Farklı

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu