ManşetPolitikaTürkiye

“Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum”

Bayramınız Kutlu Olsun

filiz eyuboglu1Nedir anlamı bu boş, klişe cümlenin? Sinir olduğum manasız, içi boş laflardan biri (diğerlerini başka zaman yazarım). “Eşit” kelimesi tam bir kandırmaca burada. FARKLI denmek isteniyorsa tamam. Evet farklıyız. Anatomik olarak farklıyız detaya gerek yok.

Beynimizin yapısı ve ürettiği kimyasallar bakımından da farklıyız. Bu, kadının ezilmesini, örtülüp eve tıkılmasını, istihdamda az yer almasını haklı mı kılar? Bunu gerektirir mi? Böyle mantık olur mu? Bazı erkeklerin ve H Avşar gibi imkanları çok olmasına rağmen kendini geliştirmemiş, eğitmemiş bazı kadınların ikide bir “kadın – erkek eşitliğine inanmıyorum” demesi ne kadar da anlamsız, mantıksız, zavallı bir beyanat.

Recep Bey’in bir salon dolusu kadına bu lafı etmesinin hiç üzerinde durmuyorum. Bir laf etti ya basınımız hemen birkaç gün bunun üzerinde konuşur, tartışma programları yapılır. Ne gereksiz. Kendisinin fikirlerini biliyoruz zaten. Bir sene sonra da bunları pek de fazla duymak zorunda kalmayacağız.

İlk bloglarından birinde KADIN BEYNİ adlı kitaptan söz etmiş, herkese okumasını tavsiye etmiştim. Bırakın kas gücü farklılığımızı (20 kilolok bir nesneyi kadın ya kaldıramaz ya zor kaldırır, erkekse daha kolay kaldırır ya) beyinlerimiz tamamene yakın biçimde farklı. Beyin görüntüleme teknikleri geliştiğinden beri yapılan araştırmalarla bu ispat edildi.Duygulanımlarımızda, belirli olaylara tepkilerimizde beyinlerimizin çalışması (uyarılan bölgeler, üretilen nöro taşıcıyı kimyasallar) çok farklı. Kitabı okuduğumda kadınla erkeğin anlaşabilmesi, birbirini anlayabilmesi imkansız demiştim! Bu da 1-2 seneden daha fazla süre evli ama mutlu çift sayısı azlığını açıklar.

Peki böyle olması, erkeklerin kadınlara dövmesini, sövmesini, kadının her alanda ezilmesinin, parlamentoda ve iş kollarında az yer almasını haklı kılar mı? Böyle akıl yürütme (muhakeme) olur mu? Bana göre akıl’ın a’sının olmadığı, kompleks sahibi ve öfkesine hakim olamayan erkeklerin kas gücü avantajından yararlanıp garip bir nefretle kadınlara yaklaşımı… Bizim toplumda çok.. Sebebini anlayamıyorum.

Dünyada ve ülkemizde kadın – erkek oranı yüzde 50 – yüzde 50. Buna göre parlamentoda vekillerin yarısı, şirketlerde çalışanların yarısı kadın olmalı (zaten, kadının öfke kontrolunu beyninin salgıladığı nörokimyasallarla daha iyi yapabildiği, aynı anda bir kaç işi erkekler yapamazken yaptığı bilimsel ve giderek herkesce malum olan gerçek bilgiler ki bu da kadınların şirket yönetmede olsun ülke yönetmede olsun erkeklerden daha farklı ve bence daha iyi olacağının su götürmez kanıtları, en azından daha az savaş çıkacaktır ya da çıkmayacaktır….)

Her alanda yüzde 50 kadın olmadıkça; bu başarılmadıkça, DEMOKRASİ olmaz. Ülkenin yarısının evden başka hiç bir yerde olmadığı, yok varsayıldığı, örtülüp (kızlara bunun İNANÇ olduğu dayatılıp, inandırılıp, kabul ettirilip aslında eve tıkıldığı – en az 3 çocukla (neden 3?) bir ülkede demokrasi olur mu? Demokrasi bir kaç senede bir eş dost, arkadaş, takip edilen tv kanalından alınan fikirlerle, nasıl sayıldığı da hiç belli olmayan kağıtları sandıklara atmak değildir. Herkesin her alanda temsili ve düşünce ve ifade özgürlüğüdür ki bunlar bizde var diyen varsa şaşarım….

Filiz Eyüboğlu

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Yazarın tüm yazılarına gözat »

Hot-Affiliates Reklamları

Konserler

Filiz EYÜBOĞLU

Filiz Eyüboğlu yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

Bir Yorum

  1. Kesinlikle haklı. Zaten kadınlar hep mağdur ediliyor erkekler tarafınan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu