FutbolManşetSpor

Kaptanlar

Maldivler Kutlu Olsun

Müslüm Gülhan

NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan’ın bu haftaki ‘Kaptanlar’ başlıklı yazısı;

“Kaptan, futbolda oyun içinde takım lideri.”
Lider olarak tanımlandığı zaman kaptanlığa yüklenen sorumluluk ve misyon farklı oluyor!
Hele-hele tarihsel bir sürece sahip bir kulübün kaptanıysa; iki yönlü beklenti ortaya çıkıyor. Birincisi, takımın var olan misyonun ve geleneklerinin saha içi ve dışında uygulaması, ikincisi ise mevcut yapı içerisinde varlığının ve başarının sürdürebilir kılmak için mücadele vermektir.
Beckenbauer ve Cruyff bu anlamda kaptanlığın nasıl bir mevki olduğunu gösteren iki öneli şahsiyettir.
78 Dünya Kupasının Arjantin’de yapılacağı zaman iktidarda cunta yönetimi vardı. Ülkeler bu durumu boykot için tartışmasından sonra her ülke gitmeyi kabul etti. Sadece Cruyff bu durumu protesto ederek gitmedi.
Ama en önemli görevi olan takımın Dünya Kupasına katılmasını sağlayarak gitmedi… Avrupa’dan gitmeye hak kazanan ilk takım Cruyff’un kaptanlığındaki Hollanda idi.
Takım karara saygı göstermekle beraber, final maçında şeref tribününü selamlamayarak tepkiyi devam ettirmişlerdi.
Gelelim bizim cunta döneminde doğan kaptanların durumuna!
Baba otoritesinin kutsallığı ile hayata başlayıp, öğretmen ve mahalle abileri ile devam eden kontrol mekanizması…
Emir-komuta dengesi içerisinde davranan ama yetki kendine gelince otoriteleşen, hiçbir analitik öngörüye sahip olamayan bizim lider(!) kaptanlarımız…
Başkanların otoritesini takımda korumaya çalışan kaptanlar…
Farklılıkların ne olduğunu bilmeyen ve bunlara nasıl ulaşıp neleri değiştire bileceğini bilemeyen kaptanlar…
Ulusal Takımda hocalarının mimikleri ile davranan ve tepkilerin genetik şifresini alan kaptanlar…
Hocasının emri ile koridorlarda yabancı futbolcu kovalayan kaptanlar…
Hiçbir zaman sorunun çözüm mevki olamayıp, sorunun parçası olmaya aday kaptanlar…
Maç kazanmanın sistematik oyun kurgusu değil de ilahi bir davranış sonucu olduğuna inanan muhafazakar kaptanlar…
Maçları spor olmaktan çıkarıp milli mesele haline getiren milliyetçi kaptanlar…
Kollarına taktıkları bantlarda kocaman bayrak ile mesaj vermeye çalışan, fakat ırkçılık karşıtlığı veya uluslararası yardım kuruluşların tanıtımı için bir şey yapamayan kaptanlar…
İktidarları seven kaptanlar?
Gelip geçen dönemlerde maalesef hafızalarda bir şey bırakamadılar.
Fenerbahçe’ye yapılan saldırı sonucu birden kaptanların farkına varılarak saraya çağrıldı, iki ‘kamber’ ile beraber.
Anlayamadığım ne çıkacağını sanıyorlardı bu toplantıdan?
Kocaman bir nasihatten başka…
Provokasyonun derinliklerine inmek onları aşar zaten… Geriye sadece alacakları tavsiyeler kalıyor.
Cunta doğumlu kaptanlar, otoriteden aldıklarını bir emir algısıyla vazifelenerek kulüplerine döndüler.
Sonuç: sıfır.
Bir takımın yok edilmesi ile ilgili ortada çok vahim bir eylem varken, takımın kaptanın ortaya koyacağı tavır çok önemlidir.
Fenerbahçe kaptanı büyük bir camiayı temsil etmektedir, her türlü ortamda bu bilinçle hareket ederek beklenen tavırları göstermekle mükelleftir.
Yoksa:
Hiçbir şampiyonluk takımın hakkını korumaktan daha önemli olamaz, çünkü tarihsel bir sürece sahip olan takımın varlığının yerini hiçbir şey alamaz.
Bunu başaramayan kaptan camia için bir şey ifade etmez.
Takımı kendisi şarampole yuvarlar.
Gerisi sadece pozu-banttı…
Johan Cruyff bu yüzden Cruyff oldu.

Müslüm Gülhan / NationalTurk

Konserler

Müslüm GÜLHAN

Müslüm Gülhan yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu