GündemManşetPolitikaTürkiye

Uğur Mumcu ölümünün 20. yılında anılıyor

Maldivler Kutlu Olsun

Uğur Mumcu

Gazeteci Uğur Mumcu, ölümünün 20. yıldönümünde anılıyor. Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993’te Ankara’daki evinin önünde aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetmişti.

Yargıtay’dan iki kez dönen dosyada Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı Salim Demirci, her ne kadar “örgüt içindeki konum ve faaliyetleriyle uyumlu şekilde bilgi verilmediği” gerekçesiyle sanıkların Topluma Kazandırma Yasası’ndan yararlanmalarına karşı çıktıysa da şu anda ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan Ferhan Özmen tutuklu.

Sanıklar arasında Ekrem Baytap, Mehmet Ali Tekin, Hasan Kılıç, Abdulhamit Çelik, Fatih Aydın, Yusuf Karakuş ve Mehmet Aydın da var. Cinayette sorumluluğu bulunan “Tevhid-Selam Kudüs Örgütü”ne üye olduğu iddia edilen dört kişi geçen yıl yeni bir dava açılmıştı.

1975’te Cumhuriyet’e yazmaya başlayan Mumcu 1991’e kadar bunu sürdürdü; 20’den fazla kitabı yayınlandı. 1991-1992’de Milliyet’te yazdı, Cumhuriyet’te yönetim değişince yeniden gazeteye döndü. Yeni Ortam ve ANKA’da da çalışmıştı.

Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin öncülerinden sayılan Uğur Mumcu, özellikle silah kaçakçılığı, terör ve Papa 2. Jean-Paul’e yönelik suikast girişiminde bulunan, gazeteci Abdi İpekçi suikastı hükümlüsü Mehmet Ali Ağca üzerine çalışmalarıyla uluslararası ün kazanmıştı.

Hasan Cemal yazdı:

Uğur Mumcu’yla ‘derin yapı’ üzerine…

Derin yapı’ devletin içinden sökülüp atılmadan, bu ülkede doğru dürüst demokrasi ve hukuk devleti olmaz. ‘Derin yapı’ devletin içinden sökülüp atılmadan, bu ülkede suikastlar, siyasal cinayetler son bulmaz. Her yıl Uğur Mumcu’yu, Hrant Dink’i gözyaşlarıyla anarız ama değişen bir şey olmaz.

Uğur Mumcu’yu 20 yıl önce bugün kaybettik. Arabasına koydukları bombayla havaya uçurdular sevgili Uğur’u…
20 yıl geçti.
Suikast hâlâ karanlıkta.
Hrant Dink de farklı değil.
Suikasttan bu yana 6 yılı geride bıraktık, ama hâlâ örgüt arıyoruz.
Tam bir hayal kırıklığı.
Ne yazık ki öyle.
Oysa, her iki suikastta ortak bir yan kendini uzun zamandır belli ediyor. Siyasal cinayetler, devletin içindeki ya da devletle bağlantılı ‘derin bir yapı’ya işaret ediyor.
Bu yapı suikastlarla, siyasal cinayetlerle, sabotajlarla Türkiye’de darbe ortamları oluşturabilen ya da istenmeyen siyasal hareketleri etkisiz kılmayı amaçlayan bir derin yapı…
Varlığı çok eskiye gidiyor.
Belki de Cumhuriyet’in kuruluşuna, hatta Osmanlı’nın İttihat Terakki’sine…
MİT’in 24 Aralık 2012 tarihinde TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderdiği raporda bu derin yapı anlatılıyor.
İddialar son derece vahim.
Örneğin, kökleri devletin içindeki bu derin yapı, 2007’de Ak Parti hükümetini devirmek için harekete geçmiş. Darbe ortamı yaratmak için peş peşe operasyonlar gerçekleştirmiş.
Cumhurbaşkanlığını Ak Parti’ye bırakmamak için ‘Çankaya Savaşları’nın başlatıldığı ve 27 Nisan Muhtırası’na uzanacak olan bir dönem bu.
5 Şubat 2006:
Trabzon’da Rahip Santoro’nun öldürülmesi…
17 Mayıs 2006:
Danıştay saldırısı ve Yargıç Mustafa Yücel Özbilgin’in katledilmesi…
19 Ocak 2007:
Hrant Dink suikastı…
18 Nisan 2007:
Malatya’da Zirve Yayınevi katliamı…
MİT’in TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderdiği bu rapor, Özel Kuvvetler’de çalışan bir subayın altı adet ihbar mektubuna dayanıyor.
Buna göre Özel Harp Dairesi’nde, daha doğru deyişle, Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulu bünyesinde Ak Parti’yi devirmek üzere birtakım harekat planları hazırlanmış.
Bu çerçevede, Ak Parti’ye karşı kapatma davası açılması sağlanacak, kapatma davası açıldıktan sonra, Başbakan Erdoğan’ın ev ve işyerine yerleştirilecek dinleme cihazlarıyla Yargıtay Başsavcısı hakkında konuşmalar ya da kapatma davasına ilişkin yorumlar kaydedilecekti.
Kaydedilen bu bilgiler internet ortamında paylaşılacak, Başsavcı’ya yönelik dindar görünümlü yürüyüşler tertiplenecek, daha sonra da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı öldürülecekti.
Bunun dışında, ülkede kaos ortamı yaratılması için Atatürkçü kimliği ile bilinen Türkan Saylan, Tuncay Özkan gibi isimlere suikast düzenlenecek, ‘bir sağdan bir soldan’ anlayışıyla Bülent Arınç ve ismi tutanağa geçmeyen CHP’li bir vekil daha suikasta uğrayacaktı.
Rapordaki bir başka vahim iddia:
PKK’nın ateşkes ilan ettiği bir dönemde Şırnak’ın Güçlü-konak ilçesinde 11 köylünün katledilmesi de Özel Harp Dairesi tarafından düzenlendi.
MİT raporunda bu derin yapı, Ergenekon üstü bir yapı diye niteleniyor (*). Raporun çarpıcı ayrıntılarına internetten erişmek mümkün.
Son olarak şu söylenebilir:
MİT, TBMM Komisyonu’na ilettiğine göre, raporunda yer alan bu vahim iddiaları ciddiye almış olmalı… Dileğimiz, savcıların da bu iddiaları ciddiye almaları…
Bu konularda belirli mesafeler alındı elbette, ama daha yapılacak çok iş var.
Sözü uzatmak gerekmiyor.
Bu derin yapı devletin içinden sökülüp atılmadan, bu ülkede doğru dürüst demokrasi ve hukuk devleti olmaz.
Bu derin yapı devletin içinden sökülüp atılmadan, bu ülkede suikastlar, siyasal cinayetler son bulmaz.
Bir başka deyişle:
‘Suikast devleti’nden kurtulamaz bu ülke…
Her yıl Uğur Mumcu’yu, Hrant Dink’i gözyaşlarıyla anarız ama değişen bir şey olmaz.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

* Markar Esayan, Ergenekon Üstü Yapı ve suikastlar, Taraf, 21.01.2013.

Konserler

NationalTurk

NationalTurk Haber Merkezi, En Son Haberleri Gündemi, Spor Haberlerini, Ekonomi, Seyahat, Magazin, Politika ve Son Dakika Haberlerini en doğru ve objektif şekilde size ulaştırır.NationalTurk | Objektif | Bağımsız | Farklı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu