Sportif alanda zihinsel performans antrenörlüğü yapan NationalTurk yorumcusu Ersin Afacan’ın ‘Fatih Terim’in Basın Toplantısı’ başlıklı yazısı;

Sporda başarılı antrenörler, iyi birer iletişimcidir. Çünkü antrenörlüğün her eylemi iletişim gerektirir. Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her yolla başkalarına aktarılması olan iletişimde jestler, mimikler, oturuşlar, duruşlar ve çıkarttığımız sesler yani beden dili % 90’lık bir kısmı oluşturmaktadır. Buradan hareketle A Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim’in dün yaptığı basın toplantısını biraz yorumlamak istiyorum.

Basın toplantısında oldukça öfkeli görünen F.Terim, “Daha önce de oyuncuların annelerine gittiniz. Röportaj yaptınız. Benim oğlumu oynatıyor oynatmıyor diye. Şimdi de babalara mı gidiyorsunuz? Siz hasta mısınız?” diye bir soruyu basın mensuplarını yöneltti. Küfür ve hakaret olmadıkça herkes her konuda yorum yapabilir. İfade özgürlüğü denilen temel bir insan hakkı olan bu hakkı insanların kullanmasına vesile olan basın mensuplarına “siz hasta mısınız?” diye soru sormak ne kadar doğru? Acaba Fatih Terim futbolculardan, ailelerden ve medyadan kendisine karşı itaatkar olmalarını mı istiyor? Futbolun zirvesinde görevli olan bir teknik direktörün daha anlayışlı olması gerekmiyor mu?

Dolayısıyla Fatih Terim’in ailelerin yorum yapmasına ve bu yorumların basın tarafından kullanılmasına kızması yanlış. Çünkü bir teknik adamın kararlarının tartışılması kötü değildir. Tartışma, gerçeklerin ortaya çıkmasına yardımcı olur. Tartışma olmasaydı sorunlar çözülemez, gerçekler ortaya çıkamaz ve uygun fikirlerin üstü kapatılırdı. Sporda herkesin kararları tartışılır.

Fatih Terim, “Bu kadar eksik varken, bir eksik daha koydunuz. Sadece bacak değil, ruh sakatlığı da oluyor. Gökhan diye biri kalmadı.” diyerek Gökhan Töre’nin mental açıdan çöktüğünü ima etti. Peki Gökhan diye biri kalmadıysa Gökhan neden hala kadroda? Eğer doğru ise mental açıdan çökmüş bir futbolcudan nasıl performans alınacak?

Ayrıca “Neşeyle kampa gelen Gökhan Töre şu anda allak bullak durumda. Ne neşesi kaldı ne başka bir şeyi.” diyen Fatih Terim, bu olayın yaşanmasından dolayı değil de deşifre olup konuşulmasından dolayı Gökhan’ın rahatsız olduğunu ima etti. Halbuki bu olayın kendisi skandal değil mi? Zaten Fatih Terim, etrafında gelişen ve kontrolü dışındaki olaylardan, mental açıdan olumsuz etkilendiği için futbolcusunun da etkilenmesi gayet normal.

“Sizin evladınız Gökhan Töre gibi olsa öldürmeli miydiniz? Sahip çıkmamalı mıydınız?” diyen Fatih Terim, bu sahip çıkma olayını Gökhan’ı kadroya çağırıp kendisini teselli edip nasihatta bulunma olarak mı gerçekleştirdi? Daha önce de gece kulübünde silahla vurulan Gökhan’ın profesyonellik anlayışı nasıl geliştirilir? Halbuki, bir sporcu günlük yaşamını sporcu kimliğine uyacak şekilde geçirmelidir. Bunun için de profesyonel sporcuların ve profesyonelliğe yeni adım atmış genç sporcuların sporculuk yaşamlarında başarılı olmaları ve hedeflerine ulaşabilmeleri, sevilen, sayılan, güven duyulan sporcular olabilmeleri ve kariyerlerini geliştirmeleri için kişisel imajlarını hem saha içinde hem de saha dışında etkili bir şekilde kullanmaları gerekiyor.

Toplantıya “Oyuncumda yaptığı tahribata çok üzülüyorum ben. Bende tahribat yapmaz.” diye devam eden Fatih Terim’in bu ifadesine de katılmıyorum. Çünkü basın toplantısındaki hırçınlığı, ses tonu ve “siz hasta mısınız?” tarzındaki ifadeleri, Fatih Terim’in eleştirileri, kişilik ve gurur meselesi yaptığını göstermiştir. Hava atmak, caka satmak ve basına ayar vermeye çalışmakla kriz yönetilmez ve özgüven sergilenmez.

Basın toplantısı ve Gökhan Töre’nin silahla arkadaşını tehdit etmesi hakkında söylenecek çok şey var ama buraya kadar yazdıklarım bile adı Fatih Terim ve Gökhan Töre olsa da en üst seviyedeki teknik direktör ve futbolcularımızın temel mental beceriler konusunda zaman zaman ciddi hatalar yaptığını gösteriyor.

Mental beceriler konusunda teknik direktör ve futbolcularımız kendilerini geliştirmedikçe bu tip olayları ve basın toplantılarını daha çok göreceğiz ki bunun geçmiş örnekleri var. Halbuki teknik direktör huzur, sakinlik ve güven konusunda örnek olmalıdır. Profesyonel mental destek belki Fatih Terim ve Gökhan Töre’nin eksikliklerini kapatabilir. Fakat kendilerinin böyle bir çalışmaya açık olduğunu sanmıyorum. Sadece onlar değil, her spor insanı mental destek almalıdır. Çünkü profesyonel spor insanının yaşam tarzı, olaylara ve kişilere vereceği tepki ve imajını geliştirmesi mental antrenmanın konularından biridir.

Ersin Afacan / NationalTurk

https://twitter.com/mentaldestek