Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genel Kurulunda yaptığı konuşmada Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’a tahliye kararının çıkmamasına tepki gösterdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, yargının CHP’den milletvekili seçilen Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay ile ilgili kararını değerlendirdi. Demokrasinin kalitesinde eksiklikler görüldüğünü savunan Kılıçdaroğlu, “Bakın Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa TBMM sorunlu açılıyor. Dönüp bakmamız gerekiyor, bu sorunları kim yaratıyor, ana muhalefet mi yoksa iktidar mı? Bu sorunlar bilinmiyor muydu? Biliniyordu, niye bu sorunu aşmak için gayret ortaya koyulmadı?” ifadelerini kullandı.

Ülkede demokrasi açığının arttığından dert yanan CHP Genel Başkanı, şöyle konuştu:

“Türkiye’de yargı bağımsız mı? Değil, bakın Türkiye bir hukuk devletidir, kanun devleti değildir. Ülkemizde kanun fakülteleri yoktur, hukuk fakültesi vardır. Seçme seçilme özgürlüğü vardır. Misal milletvekilliğine aday oluyorsunuz. Bunun için Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruyorsunuz. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) soruşturuyor, adaylığınızın önünde engel olmadığını, seçime girebileceğinizi tarafınıza bildiriyor. Halk da sizi milletvekili seçiyor. YSK doğal olarak bu seçimi onuyor, Resmi Gazete’de kararı yayınlayıp TBMM’ye bildiriyor. Siz tutuklusunuz mahkûm da değilsiniz, hakkınızda bir hüküm yok. Tabii niçin tutuklu olduğunuz da meçhul. Gelinen aşamada ‘Mazbatanızı aldınız ama kusura bakma sen yemin edemezsin’ diyorlar. Niçin, deliller toplanmamış. Üç senedir deliller toplanmadı. İktidar ne güne duruyor, emniyet, istihbarat nerede? Mahkeme, ‘Deliller toplanmadı ama ben seni yargılıyorum’ diyor. Yarın, yargılananın lehine delil çıkar beraata karar verilirse ne olur? Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey yok, özel yetkili mahkeme diye bir kavramın adı bile geçmiyor.

Bu konuda görüşlerimiz belli, evrensel hukuk ne gerektiriyorsa onu yapacağız. Yasama ve yargı organları bağımsız olacak, yürütme de görevini yapacak. Bakın yürütmenin yasamaya emir verdiği başka bir ülke var mı? Biz böyle bir yasama organı istemiyoruz. Halk için çalışan, onlar için yasa çıkaran bir parlamentodan yanayız. Aynı şey yargı için de geçerli. Yargıçlar davaya kan davası gibi bakmamalı. Ülkemizde bir yandan seçilen insanların iradesine darbe vuruluyor diğer yandan demokrasiden bahsediliyor. Birbirimizi kandırmayalım. Benim, seçilme hakkımı sınırlayan bir kanun varsa insan haklarını aykırıdır.”