GündemHaftanın YorumuManşetPolitikaTürkiye

Nedensellik penceresinde Demokratlık kriterlerimiz

Kadınlar Günü Kutlu Olsun

ilkerbasbug tutuklandii e1325857527733Demokratlığımız için kriter artık herkesin hem fikir olduğu darbe karşıtlığı değil, usule uygun yapılan yargılamalar olmalıdır.

Francis Bacon nedenselliği; bilimin temeli olarak görür. Eğer bilimsel olarak düşünürsek; her olayın bir altyapısı olduğunu ve belirli olgulara dayanarak bu sonucun doğduğunu düşünebiliriz. Siyasi kurama ve hatta günlük siyaset çekişmelerine bile bilimsellik penceresinden bakabilmek, objektif ve doğru düşünebilmek adına önemlidir. Ülkemizde 10 yıldır aynı siyasi partinin iktidar olduğu ortada. Bu siyasi partinin önde gelenleri başlangıçta” hükümet oluruz ama iktidar olabilir miyiz” diye kendileri demeçler veriyordu. Uzunca bir süredir tartışmasız iktidardalar.

Bu süre içerisinde meydana gelen bazı olayları nedensellik ilkesi içerisinde kronolojik olarak incelemek çok açıklayıcı olabilir. Ne zaman iktidar partisinin eleştirilebileceği bir olay olsa ya da iktidar partisi kendisini egemen hissetse gündemin kısa sürede ve beklenmedik gelişmelerle değiştiğini görebiliriz. 2011 seçimleri yaklaşırken muhalefet de bulunan her iki partide de büyük depreme yol açan kaset skandalları yaşanmıştı. 2007 yılının Ağustos ayı da, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olması ile hatırlanıyor. Daha önce Çankaya Köşk’ünde oturan Ahmet Necdet Sezer’in AKP iktidarına karşı tutumu ve vetoları biliniyorken, Abdullah Gül göreve geldiği 2007’den 2011 yılının sonuna kadar bir tek kanunun bir tek maddesini bile veto etmedi. Bu AKP için ciddi bir egemenlik anlamına geliyor. Tam da o günlerde kamuoyunu derinden sarsan büyük, iddialı ama çok kere muğlak ve soyut davalar silsilesi başladı. Somut kanıtlara dayanmadan, dışarıdan bakıldığında sadece bir zihniyetin yargılanması gibi duran ve uzun tutukluluk sürelerine yol açan bu davalar, ilginç ve daha önce görülmemiş bir biçimde dalga dalga yayılmaya başladı. Bu dalgaların zamanlaması da kendisi kadar ilginç durmaktaydı. İktidarı sıkıntıya düşüren büyük terör olaylarından, ekonomik sıkıntılardan veya yolsuzluk haberlerinden hemen sonra gazete manşetlerinden inmeyen iddialı tutuklamalar yapılıyordu. Bu tutuklamalar genel olarak darbe iddiaları etrafında vuku bulmaktaydı. Örneğin 2007 yılında başlayan Ergenekon davası bir darbe kumpasından bahsediyordu. Toplumun değişik kesimlerinden bir çok isim darbe girişimi iddiası ile tutuklanıyordu. Bugün geldiğimiz noktada 16 ay öncesine kadar Genelkurmay Başkanı olan bir şahıs bambaşka bir darbe iddiası ile tutuklanmıştır. Hemen 35 sivil vatandaşın bombalarla öldürülmesi akabinde.

Bağımsız yargılamanın üç sacayağından biri olan ve iddia makamı olan Savcılarımız bu kez silahlı terör örgütü üyesi olmak suçlaması ile 16 ay öncesinin Genelkurmay Başkanı’nı tutukluyorlar. Birinci dikkat edilmesi gereken nokta iddilara göre İlker Başbuğ’un, Ergenekon tertibinden daha büyük bir tertip içinde olduğu sonucuna varmamız gerektiği. Zira Ergenekon iddiaları ile ilgili dönemin Genelkurmay Başkanı olan Hilmi Özkök tutuklanmamıştı, tanık olarak dinlendi. Oysa İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanı ve darbe iddiası ile ilgili tutuklandı. Bakalım onun da kendine özgü toplumun değişik kesimlerini kapsayan Ergenekonvari büyük bir ağı deşifre olacak mı? Yoksa iddialara atıf yaparak soralım tek başına mı çıkmış bu yola?

Bazı kesimler bu şekilde bir bakış açısı duyduklarında hemen asker yanlısı, darbe yanlısı yakıştırması yapıyorlar. Asker yanlısı, darbe yanlısı kelimeleri sihirli bir etki ile demokratlığınıza soru işaretleri olarak dönüyor. Bu basit ve biraz da gülünç bir aklın hezeyanları gibi. Çocukların oyunda kendisi mağlup olduğunda mızıklanmasını andıran bu basit tutum belki konu ile ilgili yapılabilecek kapsamlı analiz ve karşılıklı fikir alışverişlerinin de önünü bir çırpıda bıçak gibi kesiyor . Evet artık Türkiye belirli bazı dönemeçleri dönmüştür. Hiç ama hiç kimse askeri bir darbe özlemi ve isteği içinde değildir. Bunun ne kadar anti demokratik olduğu konusunda hem fikiriz. Demokratlığımız için kriter artık herkesin hem fikir olduğu darbe karşıtlığı değil, usule uygun yapılan yargılamalar olmalıdır. Tutukluluk bir istisna mıdır yoksa bir ceza verme biçimi mi? Bunu yaftalanmadan tartışabilmeliyiz?

Ancak rövanşist duygularla hareket edilmesine, olmayan delillerle insanların uzun yıllar tutuklu kalmasına, sadece ama sadece muhalefette olanlara, muhalif söylem kullananlara karşı soruşturmalar yapılmasına, askeri vesayetin yerinin polis devlet tarafından doldurulmasına itirazlarımız.

Türkiye artık art niyetlerle yönetilebilecek bir ülke olmaktan çıktı. Dünya eski dünya değil, bilgi teknolojileri vasıtası ile bilginin şeffaflaşması ve anonimleşmesi sonucu herkes nedensellik ilkesi çerçevesindei akıl yürütecek kadar donelere bir çırpıda ulaşabiliyor.

Evet suçluların cezalandırılması gerekiyor. Evet suçların kovuşturulması gerekiyor. Ama bunları yaparken evrensel hukuk kurallarını çiğnemememiz de gerekiyor. Sonuna kadar hukuk adalet ve özgürlük. Sonuna kadar kardeşlik. Bunlar için de herkesin şeffaf olması gerekiyor.

Herkes, herkesle konuşmaya hazır, herkes herkesle diyalog kurabilmeli. Ancak bu birbirimize karşı samimi olmakla mümkün.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Nedensellik ilkesi, neden sonuç bağlantısı bir çok şeyin cevabını defalarca almamıza yol açıyor. Bazı şeylerin şuyuu vukuundan beterdir.

Erdem Asyalı / NationalTurk

8 Mart Kadınlar Günü Turları

NationalTurk

NationalTurk Haber Merkezi, En Son Haberleri Gündemi, Spor Haberlerini, Ekonomi, Seyahat, Magazin, Politika ve Son Dakika Haberlerini en doğru ve objektif şekilde size ulaştırır.NationalTurk | Objektif | Bağımsız | Farklı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu