GündemManşetPolitikaRöportajTürkiye

Olay yaratan Önder Sav röportajının son bölümü

Maldivler Kutlu Olsun

onder sav rop1CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı sürecinin başkahramanı Genel Sekreter Önder Sav ile Ege’de Son Söz gazetesinin yaptığı olay röportajda son perde de yayınlandı.

Sav yine gürledi, yine birbirinden çarpıcı açıklamalar yaptı.

İşte röportajın son bölümü;

ROPÖRTAJIN 1. BÖLÜMÜ İÇİN TIKLAYIN…

RÖPORTAJIN 2. BÖLÜMÜ İÇİN TIKLAYIN

ÜMİT YALDIZ: Kılıçdaroğlu’na kimler oy vermemişti kurultayda…?

ÖNDER SAV: Hepsi burada… (kalkıp, kurultay belgelerini almak için masasına yürüyor) Ezbere konuşmayalım. Belgelere bakalım. Deniz Bey ve bazı arkadaşlar tarafından ‘Mutabakat olmadan aday olmaz’ denildiği ortamda yapay bir mutabakatın ötesinde gerçek mutabakat 22-23 Mayıs’taki Kurultay’da olmuştur. Yüzde 99’un üzerinde hem de…

YALDIZ: Yarım asırlık partilisiniz. Böyle bir kurultay hatırlıyor musunuz? Bu kadar büyük ölçekli bir destekle sonuçlanan…

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

SAV: (Biraz düşünüyor) Hatırladım, diyemem.
Ve bir önceki soruya yanıt vermek için Kurultay tutanaklarını okumaya başlıyor Sav…
(Genel Başkanlıkta oy kullananlar… Deniz Baykal’ın yok, Suat Binici’nin yok. Nesrin Baytok’un yok. Tülay Özüerman’ın yok. Emine Yurdatapan’ın yok. Çanakkaleli… Mustafa Şükrü Elekdağ’ın yok. Vahap Kuştepe ve Mahmut Özdemir’in yok, ( Bunlar kurultaya gelmemişlerdi zaten)
Candan Er Ankara delegesi, oy kullanmaya yetişemedi. Mehmet Kesici hastanede, ameliyattaydı. Aydın Özer de Candan Er ile beraberdi. Yetişemediler. Serap Sevinç Antalya delegesi, Giray Ergenç Antalya delegesi, .. Orhan Özden yok. Hastaydı o da. İzmir’den Süleyman Kaya, Ergun Özgün sadece… oy kullanmamışlar.

YALDIZ: Tarihi bir mutabakat, tarihi bir kurultay…. Solda birliğin sağlandığı, Sarıgül’ün zarar gördüğü, DSP’nin çözüldüğü, partinin iktidara yürüdüğü havasının yakalandığı bir kurultay gerçekleşti, tek bir hamleniz olayı buralara getirdi.

SAV: Gayet tabi ki…

YALDIZ: Peki, sonrasında yaşananlar. Anketlerde partinin yükselişi, Kılıçdaroğlu’nun Gandi’ye, Karaoğlan’a benzetilişii, toplumsal desteğin artışı ve CHP’nin iktidara yaklaşmasını nasıl yorumluyorsunuz kendi cephenizder. Yani, Kılıçdaroğlu’nun gelişiyle yakalanan hava, kasetli komplo ile CHP’nin başına çorap örenlerin elinde patladı mı?

SAV: Evet bir anlamda öyle de oldu diyebiliriz. CHP’yi göçerteceklerini sanıyorlardı bu komplonun sahipleri… Birbirimize düşeceğiz,gırtlaklaşacağız, ana muhalefet partisi bitecek, tarih olacak sanıyorlardı. Çok aksi gerçekleşti. CHP bu kurultaydan daha da güçlü çıktı.
YALDIZ: Peki, bu komplonun CHP’yideğil de AKP’yi bitirme planı olduğu, yıpranmış Baykal’ın yerine CHP’ye daha güçlü bir takviye ile Tayyip Erdoğan’dan kurtulma planı olduğu düşüncesi tartışıldı bir de. Siz ne diyorsunuz?

SAV: Yok, yok. Bu biraz abartı olur.

DENİZ BEY’İN YERİNDE OLSAM BELKİ BEN DE KURULTAYA GELMEZDİM

YALDIZ: Peki Deniz Bey’in böyle coşkulu, tarihi bir kurultalya gelmemesi… Bir eksiklik miydi yoksa olması gereken mi?

SAV: Onu bilemem tabi… Bilyorum, belki yerinde olsam ben de gelmezdim belki.

YALDIZ: Deniz Bey’yle yollarınızı ayırdığınız için soruyorum bu soruyu da. Bundan sonrasında Baykal’ın parti içinde bir muhalefet ya da hizip yaratıp tekrar dönmesi mümkün mü? Çünkü grup toplantılarına, meclise gelmeye başladığını görüyoruz…

BAYKAL’IN ALTAN ÖYMEN DÖNEMİNDE OLDUĞU GİBİ DÖNECEĞİNİ HİÇ SANMIYORUM

SAV: Deniz Baykal gibi bir siyasetçi, birden bire köşesine çekilecek türden bir siyasetçi değildir. Deniz Baykal, iddiası olan, söyleyeceklerinin bitmediğini düşünen bir siyaset adamıdır. Halen de CHP’nin milletvekilidir. Milletvekilliği görevi gereği bir takım şeyleri yapacaktır, onları yapıyor şu anda da. Yani ben, onun siyasi çıkış yaparak, Altan Öymen döneminde olduğu gibi, partiye tekrar genel başkanlık yapma yarışında olacağını sanmıyorum.

HİÇ GÖRÜŞMEDİM, ELİMİ SIKTIM…

YALDIZ: Görüştünüz mü Sayın Baykal’la o günden beri…

SAV: Hayır. Mecliste sadece elini sıktım sadece.

YALDIZ: CHP’deki kritik sürece yönelik soracaklarım bu kadar. Ama iki haftada yakalanan havada bir değişiklik yok. Sokakta, kamuoyunda CHP’nin gözle görünür artışı, yükselişi görünüyor. Sizler ne alıyorsunuz sokağa baktığınızda.

GANDHİ, KARAOĞLAN’I GEÇTİ…

SAV: Bir şey itiraf edeyim. Zonguldak’ta, Çorum’da halkın ilgisine bizzat şahit oldum. Bunu Bülent Ecevit’in 1973-77 dalgalanmalarında yaşamıştım ilk kez. Çünkü 73’te milletvekili adayıydım, 77’de de milletvekili… Özellikle Çorum gezisindeki ilgiyi Ecevit döneminde bile görmedim, yaşamadım diyebilirim.

YALDIZ: Karaoğlan’ı bile geçti diyorsunuz yani Kılıçdaroğlu?

SAV: Evet, bunu görüyorum…

YALDIZ: Sayın Deniz Baykal’ın yarattığı bir parti modeli vardı. Hep konuşulan bir dengeler partisi… Bir yanda genel sekreter olarak siz, öbür yanda yakın zamana kadar Eşref Erdem… Sonra Erdem’in yerini almaya çalışanlar da oldu. Doğrudan genel başkancılar da…
(Soruyu tamamlamama izin vermiyor)

BU SÖZLER BENİ YARALAR….

SAV: İnan bana bu sözler, beni dengeleme sözleri, söylediğin isimlerle benim siyasi yarış içinde olduğumu ima eden sözler beni yaralar. Hayatımın hiçbir döneminde o insanlarla yarış içinde olmadım. Onlar beni silme gayretinde olmuş olabilirler.

SORUMSUZ SOYTARILAR….

YALDIZ: Peki, son iki yılda özellikle Eşref Bey’in istifasından sonra ‘doğrudan genel başkancılar’ diye bir tanım yapılmaya başlandı. Biz bunu İzmir’de de kongre sürecinde de hissettik. Bir tarafta Deniz Beyden emir aldığını iddia eden belediye başkanları., vekiller, MYK üyeleri… Diğer yanda sizinle siyaset yapanlar…
(araya girerek, kızgınlıkla)

SAV: Hatta, hatta bir takım sorumsuz soytarılar….İsim vermiyorum, sen kim olduğunu anlamışsındır.

YALDIZ: Sonuçta Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, sokakta büyümeye devam ediyor. Kurultay sonrasında kurulan yeni parti yönetiminde, Genel başkancı-genel sekterci diye bir ayrım da kalmadı. Nasıl bir örgüt modeli çıkacak meydana? Tasfiye edilen ya da öyle yorumlanan yapının durumu ne olacak?

TASFİYE OLANLARIN ÖRGÜTTE GÜCÜ YOK

SAV: Tasfiye edilenlerin ya da öyle düşünenlerin örgütte bir gücü yok. Çok garip bir olay şaşıracaksın. 17 kişi kalmış MYK’da… 17 kişilik MYK’daki arkadaşların kurultayda oy kullanan 1250 delege içinde toplam delege sayısı 150’yi geçmez.

YALDIZ: Örgütte gücü olmadıkları için mi tasfiye oldular diyorsunuz?

SÜRECİ İYİ OKUYAMADIKLARI İÇİN TASFİYE OLDULAR…
SAV: Hayır, onu demeye çalışmıyorum. O nedenle de olmadılar. Süreci iyi okuyamadıkları ve genel başkan adayına ters düştükleri için tasfiye oldular. O genel başkan adayı ya da genel başkan, kendisiyle ters düşenleri tekrar MYK’da görmek ister mi?

KİMSEYİ TASFİYE ETTİM DEMEM ÇÜNKÜ SİYASETÇİ KENDİ KENDİNİ TASFİYE EDER…

Aslında tasfiye tabiri doğru değil. Onlar (Yılmaz Ateş, Mehmet Sevigen, Savcı Sayan, Mustafa Özyürek, Onur Öymen gibi isimleri kast ederek) Bu dönem siyasetin kenarına çekildiler. Tasfiye hoş değil. Merhum Ecevit’in Paşa’ya karşı, kullandığı bir cümle vardı, “Benim İsmet Paşa’yı tasfiye ettiğimi söylüyorlar. Oysa ki siyasette insan kendi kendini tasfiye eder’ Ben de o sözü çok severim.
Ben kimseyi tasfiye ettim demem….
GÜRSEL TEKİN KILIÇDAROĞLU’NA HEMEN SAHİP ÇIKSAYDI BUGÜN FARKLI YERLERDEYDİ

YALDIZ: Ve Gürsel Tekin… Bugün (Röportajın gerçekleştiği 2 Haziran Çarşamba) İstanbul ilçe başkanları ve il yöneticileri buradaydı. Sizinle ve Sayın Genel Başkanla görüştüler. Gürsel Tekin de(Eğer MYK’ya girmemek bir tasfiye ise) tasfiye mi edildi? Çünkü, Kurultay’ın birinci günü gecesi ikinci liste çalışmalarını biliyoruz Dedeman Oteli’ndeki toplantıyı…

SAV: Siyasette her yanlışın bir karşılığı vardır. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına hemen sahip çıkıp, son gece o hareketi yapmamış olsaydı bugün çok farklı yerlerde olabilirdi Gürsel Tekin de…

YALDIZ: Ve ikinci adamlık… Yani genel sekreterlik. CHP’de belki de bu süreçte birinci adam, genel başkan olma imkanınız varken, yani örgütteki yıllara dayanan gücünüzü kendi adınıza kullanma imkanınız varken, ikinci adam kalmayı yeğlediniz.

SAV: Benim önceliğim partinin çıkarı olmuştur hep.

YALDIZ: Ciddi bir özveride bulunduğunuzu görüyoruz.

SAV: Teşekkür ederim.

YALDIZ: Ya İzmir, CHP’nin kalesi, sizin de örgütsel anlamda çok güçlü olduğunuz bir kent… İzmir sizin için nez ifade ediyor?

SAV: Her gidişimde heyecanlanan dalgalanan bir İzmir görüyorum. En son Kemal Karataş’ın (Eski İl Başkanı) annesinin vefatı nedeniyle MYK toplantısının yapılacağı süreçte geldim. Bir keresinde Aziz beyin bir takım açılışlarına, sonuncusunda da yerel seçimlerin ardından belediye başkanlarını kutlamaya gittim.

YALDIZ: İki günlük bir ziyaretti ve inanılmaz ilgi vardı size?

SAV: Evet. O ilgiyi yaşamış biriyim ben. O ilgiyi satın alamazsınız. Bir de izmir’de dürüstlüklerine inandığım, ‘Bu insanlarla siyaset yapılır’ dediğim çok insan var. O insanlara güveniyorum ben. O insanların ; İzmir siyasetinde ezilmemeleri için, üzülmemeleri için çok çaba sarf ettim. İzmir özellikle bu kurultay öncesi benim bir hayli mesaimi aldı, emek verdim. Karşılığını da bir siyasetçi olarak aldım. Bu ayrı konu. İzmirde benimle beraber CHP’nin doğruları için siyaset yapan çok insan var. Hepsine şükran borçluyum. Hepsini seviyorum, onlara saygım da var. Kurultayda da yakın dostluklarını da gösterdiler. Düzen kurdular. İki saat el sıktım kurultayın birinci günü… İkinci günü de izmirlilerle birlikte kutladık partimizin başarısını…
Siyasette hem seviyeyi koruyacaksın hem saygı göstereceksin, hem de sana yaklaşmak isteyenlere engel olmayacaksın.

YALDIZ: Ben sizin nevi şahsına münhasır bir siyasetçi tipi olduğunu düşünüyordum zaten. Bence incelenmesi, üzerine yazılması gereken birisiniz. 19 yaşınızda meydan mitinginde hatiplikle başlayan siyaset yolculuğunuzda 72 yaşında partiyi kurtaran, siyasi dengeleri alt üst eden bir operasyona imza atıp belki de iktidara getiren genel sekreter olarak adınızdan söz ettireceksiniz.
SAV: Evet. O zaman sana bir anımı da anlatayım.

MİTİNGİ TERCİH EDİP BİR YIL SINIFTA KALDIM, 19 YAŞINDA KENDİ GÖBEĞİMİ KENDİM KESTİM…

1957’de Gençlik Kolları Merkez yönetim kurulundayım. Turhan Feyzioğlu Genel Sekreter. Prof Erbin Özburun da bizim kuruldaydı. Bugün Yüksek Disiplin Kurulu’ndaki Orhan Akbulut, Demet Işık da.
Sonra beni çağırdı Sayın Genel Sekreter… ‘Ya Önder dedi. Ben sivas’a propagandaya gideceğim benimle gelir misin? Diye sordu.
Benim de sınavlarım var. Hukuk birinci sınıftayım henüz. Bir yandan sınavlara hazırlanıyorum. Tereddütsüz ‘evet’ dedim. Ve arabasıyla Sivas’a gittik. Dağ, bayır, belde kasaba dolaşıyoruz.
Birkaç yerde beni konuşmaya çıkardı.
Ben zaten Ankara’da toplantılarda konuşan bir gencim. Konuşmama çok şaşırdı. Adaylar var ortamda. Ben onları bile sollayan konuşmalar yapıyorum. Heyecanlandırıyorum insanları…

YALDIZ: Hitabetinizin iyi olduğunu biliyoruz ama çok da kullanmıyorsunuz?

SAV: Hayır, yerinde kullanırım…
(Devam ediyor) Sonra birgün 39,5 ateşle hastalanmış Feyzioğlu. Sonra beni çağırdı. Mitingde ‘Sen konuşacaksın’ dedi. Halka açık CHP mitingi… Feyzioğlu’nun yerine ben konuşacağım. 19 yaşındayım. O gün de bitirme sınavlarım var. Ya mitinge katılacağım ya konuşma yapacağım. Sonunda Sivas’ta meydana çıkıp, konuştum. Sınavlardan kaldım, bir senemi yaktım.
45 dakika sivas meydanında Feyzioğlunun yerine assolist olarak konuştum. Bir senemi yaktım ama siyaset bana çok şey verdi. Garip bir olaydı. Kader bizi 1973’te aynı parlamentoda bir araya getirdi. Ben bunu Feyzioğlu’na anlattım. ‘Bana kızdı, ‘Bilseydim seni zincire bağlar sınava gönderirdim’ dedi. Yani, ben kendi göbeğimi 19 yaşındayken kestim. Hayır, ben bir yılımı verdim ama siyasette kararlılığını da aldım. Bu anımı da gençlik kolları toplantısında anlattım. Onlar ‘Böyle olsun’ diye anlatmadım. Ama siyasete bakışımı anlattım.

YALDIZ: Siyasette ayrı düştüğünüz tek genel başkan Baykal olmadı sanırım?

ECEVİT’L İLK AYRI DÜŞEN VEKİLİM, İSMET PAŞA-GÜLEK KAVGASINDA SALONU BASTIM

SAV: Hayır, Ecevit’lede ayrı düştük. Hatta Ecevit’le ilk ayrı düşen milletvekiliyim.
Ben İsmet Paşa-Kasım Gülek kavgasında, salonu basanlardan birisiyim genç olarak. İsmet Paşa ‘kim bu haytalar, bunları atın dışarı’ dediği takımdayım. (gülüyor) Hayta tabiri bize söylenmişti.

YALDIZ: Partinin kemalist kanadını temsil ettiğiniz söylenir, ne diyorsunuz?

SAV: Tabi ki, bu doğru.

YALDIZ: Yine Çerkez olduğunuz biliniyor. Hatta bu kimliğiniz önemseniyor?

SAV: Bu da doğru ama ben siyasette önemsemiyorum. ..

YALDIZ: Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da etnik ve mezhepsel alt kimlikleri vurgulandı adaylığı sürecinde. Hatta yapılan yorumlar bu iki alt kimliğin (Alevi ve Kürt) kurultayda oluşacak yeni parti yönetimine yansıyacağı ileri sürülüyordu. Fakat bu olmadı, listeleri oluştururken Türkiye’nin dengelerini gözettiğiniz, Kılıçdaroğlu’nun alt kimlikleri dengede tutan biraz da siz oldunuz galiba?

SAV: Gayet tabi. CHP Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran parti. Dolayısıyla da bu ülkede yaşayan herkes oransal olarak temsil bulur burada. Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur.

YALDIZ: Listelerde dikkat çeken bir unsur da Baykal’la sorun yaşayan, ona muhalif duran, rakip çıkanların da PM’ye alınmış olması. (Haluk Koç, Umut Oran vs) Sanırım kurultayı solda birlik kurultayına dönüştüren de buydu, değil mi?

HALUK KOÇ, UMUT ORAN GİBİLERİ ZAMANINDA UYARMIŞTIM, DİNLEMEDİLER…

SAV: Ben o arkadaşlara zamanında ‘yapmayın, etmeyin’ dedim.

YALDIZ: Aday olanlara mı?

SAV: Evet. Çıkmayın, üzülürsünüz, ben de üzülürüm. Hatta şu senin oturduğun yerde onları uyardım.

YALDIZ: Dinlemediler mi?

SAV: Evet. Dinlemediler, hatta öfkelendiler…

Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 51) Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 66)
Konserler

NationalTurk

NationalTurk Haber Merkezi, En Son Haberleri Gündemi, Spor Haberlerini, Ekonomi, Seyahat, Magazin, Politika ve Son Dakika Haberlerini en doğru ve objektif şekilde size ulaştırır.NationalTurk | Objektif | Bağımsız | Farklı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu