KültürManşetSeyahat

ROMA ve SEVGİye yolculuk

Maldivler Kutlu Olsun

Sevgi GürtunaSEVGİye yolculuk:  ROMA

Sanatı ve dehasıyla, bilim adamlığı mucitliğiyle, müzisyenliği “ideal kent” düşleyen mimarlığıyla, filozofluğu geometrik oyun tasarımcılığıyla, dilbilimciliği  şarap üretimciliğiyle,  lise yıllarında tanıştığım en “çok yönlü”  İtalyan sanatçı  Leonardo’ydu. Hayran olduğum hümanistlerin, Rönesans sanatçılarının, düşünürlerin, müzisyenlerin Leonardo’nun topraklarında yapıtlarıyla, düşünceleriyle, fikir devrimleriyle hâlâ yaşıyor olmaları beni inanılmaz heyecanlandırıyordu.  Sanatseverlerin, insanı mikrokosmos kabul eden HÜMANİZMA’nın, tüm hür düşünürlerin doğduğu, yaşadığı bu sıra dışı ülkeye nasıl ulaşacaktım?

ROMA ve İtalya Macerası başlıyor

Onların dilini öğrenmeye başlayarak ilk önemli adımı attım. İtalyan Kültür Merkezi’ne yazıldım ve yıl sonundaki sınavları başarıp yaz bursu kazanarak yollara düştüm. 1982 yazının oldukça sıcak bir gününde Sirkeci tren istasyonundan, ailemin endişeli, ama sevincime katılan karmaşık duyguları eşliğinde maceram başladı. Henüz 20’li yaşların başındaydım, üniversiteyi yeni bitirmiştim, ilk kez yurt dışına çıkıyordum ve yalnızdım. 2 gün 2 gecelik zorlu tren yolculuğunun ardından, dönemin Bulgaristan ve Yugoslavya’sından geçtikten sonra, İtalya’nın sınır kapısı Villa Opicina’ya vardığımızda, çiçeklerle süslenmiş tertemiz istasyonla; yakışıklı, güler yüzlü, nazik gümrük kontrol memurlarına hayran oldum ilk olarak!

Her Yol Roma ‘ya çıkar !

Kurslar, Cenova Üniversitesi’ne bağlı Santa Margherita Ligure Yaz Okulu’nda idi. Okulumuz bu şirin sahil kasabanın en tepelerinde yer alan, tipik XVI. yy. mimarisi Rönesans saraylarından birindeydi. Benim gibi dünyanın her yanından bu dili öğrenmeye gelmiş arkadaşlarla  sabahın erken saatlerinde başlayan derslerimiz öğle saatlerinde bitiyor ve “pomeriggio”  bize kalıyordu (yıllarca saat kaçta başladığını tam anlayamadığım “pomeriggio=ikindi, öğle üstü” anlamında kullanılır). Hepimiz ders sonrası yorgunluğuna eklenen sıcak havanın etkisiyle soluğu denizde alıyorduk. Birkaç gün içinde başka sınıflardaki Türk arkadaşlarla tanıştık ve her hafta sonu bir yerlere gitmeye karar verdik. İlk görmek istediğimiz kent “bütün yolların çıktığı” ROMA’ydı.

İtalyan yönetmenlerden R. Rossellini 1945 tarihli Roma: Città Aperta filminde, II. Dünya Savaşı sonlarında Nazi işgali altındaki şehirde yaşayan bir grup insanın hikayesini anlatır. Diğer ünlü İtalyan yönetmen F. Fellini ise 1972 tarihli Roma filminde aşk, tiksinti ve kötümserlikle bağlandığı kenti, geçit töreni tadında görsel bir şölene dönüştürür. Başta din ve militarizm olmak üzere yerleşik kurumlarla hiç çekinmeden dalgasını geçer.  Ünlü yönetmenlerin bu filmlerinden tanıdığımız Roma, hepimiz için gizemli bir kentti. O büyük imparatorluktan adını alan kent, yeterince keşfedilir miydi?

castel sant angelo
Castel Sant’Angelo

Dan Brown ile karışık bir Roma

Dan Brown’ın “Melekler ve Şeytanlar” romanını okuduktan sonra Castel Sant’Angelo’ya gidip gizli geçidi bulmak isteyeceğiniz, Michelangelo tasarımı San Pietro’nun kubbesini gezerken “benliğinizden vazgeçecek kadar kendinizi minicik” hissedeceğiniz, Capella Sistina’nın tavan fresklerindeki Antik dönem kâhinleriyle bütünleşeceğiniz, Fontana di Trevi’de ne kadar eğitimli de olsanız sağ elinizle sol omzunuzun üstünden çeşmeye para atıp dilek dilemekten kaçınmayacağınız, İspanyol merdivenlerinde oturup hayal kurmaktan kendinizi alamayacağınız, Roma!

Ve 3-4  güne bunların hangisi sığar ki deyip, tekrar tekrar gideceğiniz, kokusunu hep içinize çekmek isteyeceğiniz, size talep ettiğiniz her şeyi verecek kadar cömert kent, Roma!

Her sokağı sanki başka bir sırra ortaklık ediyor izlenimi veren kent, Roma! Gecesi aydınlatılmış Antik dönem yapıtlarıyla büyülü bir masalın içindeymişsiniz gibi sizi içine çeken; gündüzü çeşmeleriyle, müzeleriyle, saraylarıyla  kendinizi CINECITTÀ film stüdyolarındaymışsınız gibi hissettiren ve umutla SİZİ BEKLEYEN, Roma!

Sevgi Gürtuna

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024
Konserler

Sevgi GÜRTUNA

Sevgi Gürtuna yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

8 Yorum

  1. Gerçekte gizemli ve cömert kent Roma…Hakikaten tekrar tekrar gidilecek ve her seferinde yeni bir mekân keşfedilecek…Bazen Antik Roma,bazen Micelangelo’nun Roma’sı ,bazen Fellini’nin insanları,bazen de Pantheon’a çıkan farklı bir sokak….Çok güzel olacak tekrar Roma’da olmak, hem Leonardo’nun izinde, hem de seninle olmak.

  2. bu bilgilerin derlenerek bir kitapta toplanmasını bekliyoruz.
    Gayret Sevgi hanım

  3. Normalde şehirleri anlatan anıları okumak bana sıkıcı gelir. Ama gidip gördüğünüz, büyük imparatorluğun başkenti Roma’yı o kadar güzel anlatıyorsunuz ki okuyucu sıkılmanın aksine soluksuz okuyor ve okurken de sanki Roma’daymış gibi hissediyor 🙂

  4. yazınızı okuyunca insan sanki aynı anda yaşıyormuş hissine kapılıyor . Cok özendim size . Sizin verdiğiniz bu bilgileri birebir ve beraberce yaşamak ümidiyle 🙂

  5. Soluksuz okudum, harika.
    Gezdirip, yaşattınız oraları ama yine de Roma’ya ilk tur ne zaman?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu