Başkanların Çatışması

Sportif alanda zihinsel performans antrenörlüğü yapan NationalTurk yorumcusu Ersin Afacan’ın ‘Başkanların Çatışması’ başlıklı yazısı;

Futbolun pek ilerlemediği İzmir’de 18-Nisan-2017’de Altay Spor Kulübü Başkanı Özgür Ekmekçioğlu özetle şöyle bir açıklama yaptı; “Altınordu AŞ Başkanı, S. Mehmet Özkan bugün oynanan Altınordu–Altay U-19 müsabakası bitiminde bir terbiyesizliğe imza atmıştır. Yıllardır genç sporcular ve antrenörlere eziyet derecesinde davranışlar sergilediği kulağımıza gelen, ancak doğruluğuna ihtimal vermediğimiz S. Mehmet Özkan, ne yazık ki bu söylentilerin gerçek olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Özkan, Altınordu’nun 5-3 kazandığı müsabaka sonrası velisiyle birlikte evine dönmekte olan sporcumuz Ömer Yılmaz’a saldırarak yumruklamıştır. İyi Birey, İyi Vatandaş, İyi Futbolcu yetiştirmek gençlere el kaldırarak gerçekleşmez. Yöneticilerin hiçbir genç sporcuya şiddet uygulama hak ve haddi yoktur. Atılan yumruk, genç sporcumuzu hedef aldığı kadar Altay Spor Kulübü’nü de hedef almıştır ve affedilemez. Kendinizi Türk Spor Camiası’nın üzerinde görerek yaptığınız barbarlık Büyük Altay’a sökmez! Türk Sporu ve insanlık erdeminin ayaklar altına alınıp tarafınızca ezilmemesi adına Genç sporcumuz namına gerekli her türlü hukuki işlemin tarafımızca başlatılacağını, Büyük Altay Camiası’nın her ferdinin hukukunun mağduriyetler karşısında korunacağını beyan ederiz.” (1)

Bu açıklamaya cevap olarak aynı gün Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan özetle şunları yazdı; “Altay Kulübü Başkanı Özgür Ekmekçioğlu’nun, şahsımla ilgili yaptığı açıklamalar gerçeği yansıtmamakta. Sayın Ekmekçioğlu’nun, bulunmadığı bir ortamda ve kulaktan dolma edindiği bilgilerle yola çıktığını görüyor, bunu bir kez daha kendisinin acemiliğine veriyorum. Ekmekçioğlu’nun oturduğu koltuk, bir zamanlar Esin Özgener, Mazhar Zorlu ve Rıdvan Burteçin gibi isimlerin oturduğu, Türk futbolunun en saygın makamlarından biridir ve genç başkan her şeyden önce bu koltuğun ağırlığını taşımalıdır. Kimsenin, şahsi hırsları uğruna 100 yıllık iki kulübün ebedi ve ezeli dostluğuna gölge düşürmeye hakkı yoktur. Genç başkana bundan sonraki yöneticilik yaşamında ‘duyduğunu’ değil ‘gördüğünü’ yazmasını tavsiye eder, spor kamuoyunu bu şekilde meşgul ettiğim için özür dilerim.” (2)

Bu açıklamaları okurken Seyit Mehmet Özkan’ın tam bir sene önceki şu açıklamaları aklıma geldi; “Ben şimdi yineliyorum ki, çok üzgünüm; Berk Evladımız’dan ve Ailesi’nden tekrar binlerce kez özür diliyorum.” (3) Seyit Mehmet Özkan, bu açıklamaları İsviçre’de Ağustos-2015’teki turnuvada futbolcusu Berk Akgönül’e tokat attığının ortaya çıkması üzerine yapmıştı. (4)

Başkan ve yönetici tutumları, spor kültürünün önemli etki noktalarından biridir. Seyit Mehmet Özkan, tanıdığım ve iletişim içinde olduğum bir spor insanıdır. İyi niyetiyle uzun yıllardır futbolumuza hizmet etmek istiyor ki bu tarz insanlarımızın sayısının artması futbolumuzun yararına olacaktır. Ancak Seyit Mehmet Özkan, pek çok yanlışlıkları da sergilemektedir. Örneğin, çok fazla “ben” diyen birisi ve etrafında kendisine yanlış telkinlerde bulunan insanlar var. Hatta bu insanların bazılarının, sürekli olarak “ben” diyen Mehmet Özkan’a “siz daha iyi bilirsiniz başkanım”, “iyi yapmışsınız başkanım”, “iyi düşünmüşsünüz başkanım” tarzındaki yaklaşımları da Mehmet Özkan’ın hatalar yapmasına sebep olmaktadır. Yani kendi düşüncesinin tek doğru olmadığını söyleyebilecek mental antrenörler başta olmak üzere daha profesyonel insanlarla çalışması gerekmektedir. Çünkü dededen kalma, babadan görme yöntemlerle, en iyisini ben bilirim anlayışıyla, yaptığınız yanlışlarda sizi yeterince uyaramayanlarla modern bir kulüp ortamı oluşturmak ve elit sporcular yetiştirmek çok zor.

Altay başkanına ‘duyduğunu’ değil ‘gördüğünü’ yazmasını tavsiye eden Mehmet Özkan’a şunu da hatırlatmak isterim. İnsanların bilgi kaynağı, sadece “görmek” ve bir olayı “yaşamak” değildir. Birinci kaynaklardan elde edilen, yeterli delil ve şahitlerle desteklenen her türlü olayda duyduğumuza inanmamız gerekir. Öyle olmasaydı mahkemelerde karar veren hakimler, ben bu olayı görmedim diyerek karar vermekten vazgeçip aranızda anlaşın derlerdi, değil mi? Bizim, görmediğimiz pek çok tarihi olayı şahitlerden duyarak ve kaynaklardan okuyarak öğrendiğimiz ve inandığımız da ortadadır. Böyle olmasaydı 1947 doğumlu İlber Ortaylı, Atatürk döneminde yaşamamasına ve o günleri görmemesine rağmen “Türkiye’nin Yakın Tarihi” adlı kitabı nasıl yazabilirdi?

Dolayısıyla belirli kulüplerin diğerlerinden daha başarılı olması bir tesadüf değildir. Hem örgütsel teoriyi (ilkeler, yöntemler ve örgütsel yapı), hem de örgütsel davranışı (liderlik tarzı, güç kaynakları ve çevreyi anlamak) değerlendirmek başarılı olmanın temelidir. (5) Bu bağlamda Seyit Mehmet Özkan ve Özgür Ekmekçioğlu özelinde, ülkemizdeki bütün kulüp başkanlarının, kendini kontrol becerisi ve iletişim becerisi başta olmak üzere, yönettikleri kulüp içinde örgütsel davranışı güçlendirmek ve daha modern bir yapıya büründürmek adına mental destek almaları şart.

Ersin Afacan / NationalTurk
instagram.com/mental_destek
twitter.com/mentaldestek
KAYNAK
(1)
(2) http://www.altinordu.org.tr/Haber/4336-2/KAMUOYU-ACIKLAMASI
(3) http://www.altinordu.org.tr/Bizden-Size/2/158
(4) http://www.hurriyet.com.tr/altinordu-devrimini-sarsan-tokat-40079737
(5) Butler, Richard; “Leading a Sport Club”, Sport Club Management, Ed.Matthew J. Robinson, Human Kinetics, Champaign-2010