EkonomiGündem

Riskler

Maldivler Kutlu Olsun

sinan gonen

Geçtiğimiz haftaki yazımda 2010 yılı içindeki yatırımlarımızı şekillendirmede en önemli noktanın gelişmiş ülkelerin(bilhassa Amerika’nın) faiz seviyeleri olduğunu belirtmiştim.

Sözkonusu faiz seviyeleri düşük olduğu sürece dövizden uzak durmalı (dolar, euro veya pound farketmez) hisse senedi ve emtiada pozisyon alınmalı şeklinde bir tez ortaya atmıştım. Geçen hafta bu tezi doğrulayacak çok önemli iki olay yaşandi. Perşembe günü kasım ayı sanayi üretim rakamları bir önceki yılın aynı döneminin bile altında kaldı o gün borsa 55000i gördü. Ertesi gün Amerikan tarım dışı istihdam verisi beklentiden çok daha kötü geldi(85000 kişi daha işini kaybetti, beklenti 1000 idi), buna rağmen Dow Jones da günü kazançlı bitirdi. Normal şartlarda borsaları kötü ekleyecek dataların şu aralar piyasaları olumsuz etkilememesinin sebebi faizlerin düşük kalacağına olan inanç çünkü hiçbir merkez bankası başkanı ekonomik koşullar
düzelmeden faizleri arttıramaz. Peki piyasalar faiz düşük diye hep yukarı mı gidecek? Hiç mi risk yok?

Bence bu gidişi tersine çevirecek iki tane büyük risk var. Birincisi fiyatların artık pahalı olduğunun farkına varılması. S&P 500’ün fiyat/kazanç oranı şu aralar 25lerde(rakam ne kadar büyükse
hisse senetleri o kadar pahalıdır). Bu rakam krizin en kötü anlarında 13ün altındaydı. Burada hisse senetlerini hala ucuz olduğunu düşünen yatırımcılar şu noktayı baz alıyorlar: Fiyat/Kazanç 25 rakamı bugunün bilanço verileriyle hesaplanmıştır. Şirket karlarının bu sene geçen seneye göre %62 artması bekleniyor ve bu beklentiye göre Fiyat/Kazanç oranı 15lere iniyor ki bu uzun vadeli ortalama olan 20nin altında.

Açıkçası ben bu beklentiye katılmıyorum. Geçen sene şirketler iyi kar getirmesine getirmiştir de bu kar artan satışlar sayesinde değil de azalan maliyetler sayesinde oluşmuştur(işten çıkarmalar, zorunlu izinler…) Bu sene geçen seneden iyi bilanço getirmek için daha çok satış lazım ki bu bana içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar içinde (yüksek işşizlik) pek olası gelmiyor.

Risk olarak gördüğüm ikinci etken ise daha önceden de bahsettiğim ticari krediler meselesidir. Nasıl ki bir evvelki kriz alınan mortgage kredilerinin ödenememesinden çıkmışşa bir sonraki
sıkıntı bol keseden ve hesapsız verilen ticari kredilerin geri ödenememesinden çıkacaktır. Bu tarz kredilerin toplamı aşağı yukarı 1,1 trilyon dolardır ve bu piyasaları paniğe sevkedebilecek bir
büyüklüktür. Tabi sonunda yine paralar basılır, bankalar kurtarılır ve işin çok büyük bir yıkım olması engellenir ama piyasalar her halükarda bir süre etkilenir. Bence en azından 1. çeyrekte portföy yapımızı(hisse+emtia) değiştirmeye gerek yok ama daha sonra bu saydığım sebeplerden biraz daha muhafazakar davranılması gerektiğini düşünüyorum.

İyi bir hafta dilerim..

Sinan Gönen

Yazarın tüm yazılarına gözat »

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024
Konserler

Sinan GÖNEN

Sinan Gönen yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

Bir Yorum

  1. Sayın Gönen yazılarınızı sürekli takip ediyorum.Başarılarınızın devamını dilerim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu