Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, Türkiye AB ilişkileri ve tam üyelik hedefi konularında söylenenlerle ve yapılanlarla şüphe uyandırılmaması gerektiğini söyledi.

Cem Özdemir, Anayasa Profesörü Osman Can ile birlikte başkent Berlin’de düzenlenen “2011 Seçimlerden önce Türkiye” adlı toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye ‘nin AB süreci için yeniden bir reform dinamizminin içine girmesinin lazım olduğunu savunarak, “Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefi konusunda söylenenlerle ve yapılanlarla şüphe uyandırmamak gerekir” dedi.

AB Türkiye ‘ye sinyali vermeli

AB’nin Türk Hükümeti ‘ne, üyelik konusunda ciddi olduğunu belirtmesi gerektiğini ifade eden Cem Özdemir, “AB’nin, ‘Biz sizin ne kadar ciddi olduğunuzu görmek istiyoruz’ demesi gerekmekte. Bu söylem Türkiye’deki reformları güçlendirecektir. Temel olarak Kıbrıs referandumu olduğu döneme dönülmesi gerkiyor. O dönemden önceki dinamizmi hatırlatmakta fayda var. Verheugen ‘in ve diğer temsilcilerin ”Biz oldukça ciddiyiz. Türkiye olarak bize güvenebilirsiniz. Avrupalı iki dilli konuşmuyor. Bunun yerine Avrupa’nın da Türkiye’den beklentileri var. Sizin de, buradaki seçmenlere bizim risk almadığımızı anlatma husunda yardımcı olmanız lazım. Sorunlarınızı çözmeniz lazım” demesi gerekiyor. Böyle bir sinyal verilirse etkisiz kalmayacaktır” şeklinde konuştu.

Cem Özdemir : Türkiye Afrika’da ve komşusu ülkelerde söz sahibi

Türkiye’nin yakın geçmişteki değil bugünkü hali ile değerlendirilmesi gerektiğini belirten eden Cem Özdemir, Türkiye’nin Afrika’da ve komşu ülke pazarlarında söz sahibi bir ülke haline geldiğini sözlerine ekledi.

Arap dünyasındaki gelişmeler sonucunda, bu ülkelerin Türkiye’nin arabulucu rolünü benimseyebileceklerine değinen Cem Özdemir, Türkiye’nin buradaki stratejik planların parçası olması gerektiğini, bundan sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın da fayda göreceğini belirtti.

Türkiye’de seçimlerden sonra yeni anayasanın yapılması konusunda girişimde bulunulması gerektiğini de ifade eden Özdemir, ancak bu yapılırken bazı konuların tabulaştırılmaması ve tüm demokratik güçlerin bu sürece dahil edilmesi gerektiğini belirtti.

Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP’deki yeni sürecin kendisine ümit verdiğini ifade eden Özdemir, CHP’nin Avrupa’da olduğu gibi sosyal demokrat bir partiye dönüşmesini ümit ettiğini, bunun AK Parti için de iyi olacağını ve burada oluşacak rekabet ortamının AK Parti’yi daha fazla reform yapmaya sevk edebileceğini savundu.

Osman Can da, Türkiye’de anayasa değişikliği yapılmasının gerekli ve önemli olduğunu belirterek, “Çünkü toplumun şu ana kadar baskı altında kalan kesitlerini, kimliklerini, farklılıklarını, dillerini, inançlarını, etnik taleplerini bugüne kadar olduğu gibi artık baskı altında tutamazsınız. Farklı bir dünyada yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

Mevcut anayasal düzenin hiyerarşik yapısının CHP ve tabanı için de bir tehdit oluşturduğunu kaydeden Osman Can, “Yani Ergenekon veya buna benzer davalarda aynı yargının nasıl onlara karşı da silah olabileceğini, onların da özgürlüklerini nasıl ihlal edebileceğini net şekilde gördüler. Mevcut anayasal düzen içinde kimsenin özgürlüğü garanti değil. Bu duygu ve düşünce, tüm siyasi partileri önemli ölçülerde yeni bir demokratik, herkesin katılımına dayalı ve herkesin özgürlüğünü garanti altına alabilecek bir anayasa yapmaya sevk eder. Benim beklentim budur” şeklinde konuştu.

Türkiye seçim sonrası yeni bir anayasa düzenlemeli

Türkiye’de 12 Haziran seçimlerinden sonra yeni bir anayasa düzenlenme sürecine girilmediği takdirde bundan herkesin zarar göreceğini belirten Can, “AKP dahil olmak üzere. Bunu herkes görüyor. Bu hali ile devam etmek olmaz. 19. yüzyıl devlet anlayışı ile 21. yüzyıla girilmez. Bu ekonomi için de geçerli. Çünkü ekonomi de duvara toslayacak. Uluslararası ve global gelişmelere karşı hızlı ve etkin gelişmelerle hamle ve hazırlıklarınızı yapmak mümkün olmaz. Sorunlar çözülmeden kalır” şeklinde konuştu.

Anayasa Profesörü Osman Can, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresine ilişkin bir soru üzerine de, anayasaya göre Gül’ün görev süresinin 5 yıl olduğuna işaret ederek, ancak Gül’ün ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu sürenin 7 yıl olmasını istediğini ve sonuçta bu sürenin 7 yıla çıkartılacağına inandığını söyledi.