ManşetUzak Doğu

2013 vs 2023

Maldivler Kutlu Olsun

omerdemir altsayfaNationalTürk yorumcularımızdan Ekonomi ve Borsa uzmanı Ömer Demir ‘in bu haftaki 2013 vs 2023 adlı yazısını paylaşıyoruz;

Maya takvimine göre felaket senaryoları 21 Aralık 2012’de gerçekleşmez ise Türkiye’nin IMF’e olan borcu 2013 de bitiyor.

Türkiye’nin IMF ile ilişkilere başlaması ile birlikte, ilk stand-by anlaşmasının yapıldığı 1 Ocak 1961’den bugüne 19 kere stand-by anlaşması imzalayan Türkiye, 1961-1970 döneminde ortalama her yıl bu anlaşmaları yeniledi.1970-1978 döneminde IMF’ye sekiz yıllık bir ara veren, 1978 yılından 1980 yılına kadar IMF ile yeniden birer yıllık stand-by anlaşmaları imzaladıktan sonra ,1980’de ilk kez IMF ile 3 yıl sürecek en uzun stand-by anlaşmasını yaptı.

Türkiye 1984’ten 1994’e kadar stand-by’a 10 yıl ara verdi ve ardından 1994 -1995 döneminde yeni anlaşma ile tekrar IMF’e 1 yıllığına geri dönsede, 1999’a kadar stand-by düzenlemesine gitmeyerek verdiği ,5 yıllık aranın ardından ve 1999-2002 döneminde 17. stand-by protokolünü imzaladı.

imf borcEn son Ocak 2005’de 19. stand-by sözleşmesini imzalayarak geçen 50 yılda, kasasına yaklaşık 50 milyar dolar koyan Türkiye’nin, 2010 yılında ödediği 5.5 milyar doların ardından, bu yıl toplamda 2.9 milyar dolar ödemesi durumunda önümüzdeki yıla kalan borcu 0.77 milyar dolar olacak ve bu planla 2013 ‘te IMF’e borcu kalmayacak. Bardağın boş tarafı ise Türkiye’nin toplam (kamu artı özel sektör) brüt borçları 2002 yılında 257 milyar TL’ iken, 2010 yılında 290 milyar dolar olmuş. Alacakları düşersek net 317 milyar TL oluyor. Brüt 290 milyar dolar borcun, 89 milyar doları devletin(on yıl önce bu rakam 75 milyar dolardı),geriye kalan 190 milyar özel sektörde ,10 milyar dolar da kabaca Merkez Bankasının borcu.

2023

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, hafta sonu açıkladığı seçim beyannamesini inceleme fırsatım oldu. Daha önümüzde 12 yıl ve 4 seçim dönemi olduğu gerçeğine karşın iktidar partisinin seçim beyannamesi hayli iddialı. Mesela en başta göze çarpan milli geliri 2015′de 1 trilyon dolara, 2023′de ise 2 trilyon dolara çıkartma hedefi beyannamenin lideri. Türkiye ekonomisi , 2001 yılında yaşanan bankacılık krizi sonrası ekonomisini hızla toparlamış ve kriz sonrası aralıksız olarak her çeyrekte büyümüştür. 2007 yılında ise Lehman Brothers ile başlayan ABD’de ki kriz sonrası 2007 yılından sonra büyüme hızında ciddi düşüşler görülmüştür. Akabinde 2008 yılı 2. çeyrekten sonra GSYH rakamları hızla düşmeye başlamış ve 2009′un ilk çeyreğinde bunun sonucu rekor bir küçülme yaşanmıştır. Küçülme 2009′un 4. çeyreğine kadar devam etmiş ve ancak 2009 un son çeyreğinde pozitif büyüme rakamlarına geçilmiştir. Dibe vuruşun ardından 2010 yılındaki yüzde 8.9 luk büyüme rakamı ile 2002 -2010 önemi ortalama büyüme oranımız yüzde 5 ‘ler düzeyinde kalmaktadır .

Son 30 yıllık büyüme oranlarına bakacak olursak ortalama büyüme hızımız yüzde 4 ‘ler düzeyinde kalmaktadır. Konuya bu çerçeveden bakıldığında 2023 ‘te hedeflenen 2 trilyon dolarlık milli gelir hedefine ulaşmak için önümüzdeki yıllar yüzde 8.5 lik en az bir büyüme oranı yakalamamız gerekiyor ki ,bu oran son otuz yıldaki büyüme oranımızın iki katı bir oran. Üstelik büyüme oranları arasındaki niteliksel farklara bakılacak olursa üst üste bu rakamın tutturulması zor. Çünkü en iyimser bakan ekonomistlerin bile 2011 ‘de yüzde 4.0 olan büyüme tahmini ,2023 ‘e kadar üst üste %8.5 büyüme hedefi göze dahada büyük geliyor. Ama yinede Türkiye’de üstünde yorum yapılacak somut vaadlerin olması bile değişim yaşandığının göstergesi. Keza yıllarca muhalefet yetkililerinin seçim beyannamelerinde ;’’ iktidar ne verirse biz deha fazlasını veririz’’ anlayışı belki daha ayakları yere basan ve uzun vadeli bir büyüme hikayesi eksikliği gidermiş gibi.

ONUNCU BÜYÜK EKONOMİ

Beyannamenin başka önemli göze çarpan hedefi ise Türkiye’nin 2023′de dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme rüyası.Gerçi bunun için gerekli olan verimlilik artışlarının nasıl sağlanacağı, kaynakların nasıl daha etkin kullanılacağı, insani gelişmişlik düzeyinin nasıl yükseltileceği ile yine beyannamede yer alan 2023 yılında en az 10 dünya markası yaratma hedefiyle bağlantılı olarak ; kurumsal altyapının nasıl var olan düzeyden ileri düzeye çıkartılacağı,dünya markası yaratılırken bunun yeni nesile aktarma çalışmaları ile bu yaratılan markalara vergi avantajı ,kurumsallaşma teşviği gibi reformların nasıl yapılacağı konularına belgede yer verilmemiş. Aralarında ABD, Çin, Japonya, Hindistan, Almanya, İngiltere, Rusya ve Fransa’nın bulunduğu dünyanın en büyük ekonomileri arasına girmeye çalışırken vergi politikaları bakımından hala üçüncü dünya ülkeleri ile aynı saflarda olduğumuz unutulmamalıdır.

Biliyoruz ki vergi politikaları bakımından gelişmiş ülkelerle, geri kalmış ülke ekonomilerini birbirinden ayıran en önemli gösterge dolaylı vergilerle, dolaysız vergiler arasındaki uçurumdur. Dolaylı vergi kısaca ,vergiyi doğuran eylemin meydana geldiği anda tahakkuk ettirilemeyen vergilerdir ve toplaması en kolay vergi çeşididir. Keza 97 oktan l litre benzinin fiyatının 4.3 liraya ulaştığı Türkiye’de, akaryakıt ürünlerinden yüksek oran ve miktarlarda ,Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisi (KDV) alınıyor ve bu oranlarla Türkiye, 28 Avrupa ülkesi içinde benzin ve motorini en pahalı satan ülke durumunda bulunuyor. Yazıyı hazırlarken benzin fiyatı 1,95 euro düzeyinde idi ve 1 litre benzinden alınan ÖTV ve KDV ise 1,2 euro’ya civarında idi. ÖTV ve KDV, satış fiyatının da yüzde 66,8′ini oluşturuyor.Yani bu dolaylı vergilerle Türk müteşebbisinin dünyada rekabet ediyor oluşu bile büyük başarı.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

KİŞİ BAŞI GELİR 25 BİN DOLAR

Beyannamenin başka iddialı bacaklarından biri olan kişi başı gelirin şu an ki ;10.079 dolarlık güncel rakamı, 2015 yılında 14.000 dolara ,2023′de de 25.000 dolara yükseltme hedefiydi. Bu hedef yıllardır hangi ülke kategorisinde olduğumuzu bile bir türlü kestiremediğimiz dünyada bizler için ülkeye umut dolu bakma sebebimiz. Üstelik bugün muhalefet, açıkladığı ve kendilerine göre daha ayakları yere basan bir beyanname dedikleri belgede ise İktidara geldiklerinde, Türkiye’nin her yıl yüzde 7 büyüyeceğini ve 2023’te kişi başına geliri 31 bin 500 dolar seviyesine getireceklerini beyan ettiler. Her ne kadar geleceğe ümidle bakmamızı sağlasada, nasıl? sorusunun cevabı hala havada.

imf

BÖLGESEL KALKINMA

Hükümetin görev yaptığı sürece en alkışlanır projelerinden biri olan Kalkınma Ajanslarının kurulması ve BKA’lar aracılığıyla kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkin kullanımını sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek suretiyle, ulusal kalkınma plânı ve programlarda öngörülen ilke ve politikalarla uyumlu olarak bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak, bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak amacı hizmete başlayan Bölgesel Kalkınma Ajanslarına önümüzdeki yıllarda nasıl bir rol çizildiği sorusunun cevabı henüz alınmış değil. Çünkü hükümet yetkilileri bilmelidir ki 2023 ‘e konulan hedef olan ,kişi başı 25 bin dolar gelirine ancak bölgesel farklılıkları ortadan kaldırarak ulaşmak mümkündür.

KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIMI

Yukarıda hayli iddialı hedefleri olan bir ülkenin 2023’te dünyanın 10 büyük ekonomileri arasına girerken kadınların toplam istihdamdaki yeride büyüklere yakışacak şekilde olmalıydı.Ama beyennamede gördüğüm kadarıyla;kadınların işgücüne katılımı oranını yüzde 27 olan düzeyden 2023 yılında yüzde 35′e çıkarma hedefini şaşırarak okudum. Bugün dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alan ülkelerde kadınların istihdama katılım oranları yüzde 55-60 düzeylerinde olduğu düşünüldüğünde hedeflerin düşük kaldığı gerçeği ile karşılaşılabilinir. Çünkü genel seçimler öncesi adaylık sürecinde bile 550 Milletvekilinin 275 ‘ini kadın yapma platformalarına destek vermiş yönetimin bu hedefi şaşırttı. Bu konuda bardağın dolu tarafı ise ‘’çocuklarını kreşe gönderen kadınlara çocuk bakım ve eğitim teşviği verilmesi konusu oldu’’ denebilir.

SAVUNMA SANAYİ

Türkiye’nin yıllardır ekonomik olarak en büyük sorunlarından biri olan ve IMKB ,döviz,tahvil piyasası dahil hep korku faktörü olarak görülen yüksek cari açık hakkında çokça söz edilir ama bunun nedenleri ve çözümü hakkında somut adımlar atılmaz ,hep cari açığı masa başında ve finansal araçlarla çözmeye çalışan bir ekonomi yönetimi gördük.Ama hem Sayın Başbakan’ın tanıtım sunumunda hem de belgenin tümüne hakim olan savunma sanayi başta olmak üzere ,teknoloji üreten, İnsansız hava aracı üreten 3. ülke olma hedefi ile AR-GE çalışmalarına teşvik eden bir politika hayali heyecan verici. Çünkü cari açık ya da iktisattaki teknik tabiriyle cari işlemler açığı, Türkiye ekonomisinin son 10 yılına damgasını vurmuş en önemli kırılganlık noktasını oluşturmaktadır. Örneğin; Dünyanın gelişmiş 10 ekonomisinden biri olan Çin ve diğer Doğu Asya ülkelerinde milli gelirin ortalama yüzde 35’inin tasarrufa gittiği ve dolayısıyla bu ülkelerde büyümenin özkaynaklara dayalı olduğunu,fakat Latin Amerika ülkeleri, Doğu Avrupa, Akdeniz havzası ülkeleri ve Türkiye’deki büyümenin dış sermayenin yardımıyla gerçekleştiğini gerçeği karşısında cari açık ile mücadele edebilmenin şartıdır ;üreten toplum olmak. Bölgesel uçuşlar yapacak ticari uçak ve savunma sanayi üreten bir tesis açılacağının taahhütleri fevkalade hoş fikirler hemde cari açık için bir taşla iki kuş vurma hikayesine uygun.

YENİ METROPOLLER

27 Nisan’da İstanbul’a yönelik açıklanacak yeni projeler sadece Türk basınında değil dünya medyasında da yoğun ilgi gördü.İngiliz Guardian gazetesi “Erdoğan´ın İstanbul´u ikiye bölmeye yönelik çılgın planı” diyerek manşetini çılgın projeye ayırdı. Gazetede “İstanbul, Doğu´nun Batı ile buluştuğu, dünyada Avrupa ve Asya´nın iki yakasındaki tek yer olarak bilinir. Ancak Türkiye hükümeti İstanbul´u ikiye bölmeye yönelik planını sürdürürse bu eşsiz statüsünü kaybedebilir” dedi. Fakat bana göre,hükümet planlarında, yukarıda bahsettiğim ‘’Bölgesel kalkınma’’ üzerinde dururken bunun tersi İstanbul’u tek merkez haline dönüştürmek fikri tuhaf kaçar ve birbiriyle çelişen bu projeye inşallah başka şekilde yaklaşır.

TOPLUMSAL HEDEFLER

Zorunlu eğitimi 13 yıla çıkarma hedefi ile başlayan sosyal devlet olmayı kendine ilke edinmiş bir beyanname var karşımızda .İleri demokrasi, büyük ekonomi, güçlü toplum, marka şehirler ve lider ülke . Tüm bunlar yıllarca hayalini kurduğumuz Dünya ekonomilerinde hali hazırda mevcut.Fakat unutulmamalıdır ki; iddialı hedef koymak herkeste heyecan uyandırır ,fakat hiçbir koşul altında tutturulamayacak hedefler koyarsanız bu planın inandırıcılığını ciddi ölçüde zedeler ve o hedefler altında ezilirsiniz.

Bol kazançlı günler ..

Ömer DEMİR

Konserler

Ömer DEMİR

Ömer Demir yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

3 Yorum

  1. resmen kafa buluyolar pazarda 2 tl den aşağı sebze meyve yok benzin 4.15 motorin 3.68 kiralar 500 den başlıyo asgari ücret 600 işsizlik %25 üretim yok denecek kadar az herşeyde dışa bağlıyız ama büyüyoruz demi bana rakamları çarşı pazarda markette gösterin cepte kalan parayla gösterin böyle kandırmaca olmaz magazinle allah kuruşuyla ülke yöneten adamdan böyle bi büyüme beklenir Atatürk’ ün tl sine bakan yok

  2. benzin 5 liraya gidiyor 28 Avrupa ülkesi içinde benzin ve motorini en pahalı satan ülke halkı nasıl kalkınacak sorarım size

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu