İsrail’in Doha’ya saldırısı Körfez’de güvenlik dengelerini sarstı
İran ve İsrail’in Körfez topraklarına düzenlediği ilk doğrudan saldırıların ardından, Körfez ülkeleri ortak tepki ve caydırıcılık arayışına girdi. Doha’da bu hafta sonu yapılacak Arap-İslam zirvesinde ortak yanıt planı masada olacak.

On yıllardır çatışmalarla anılan Ortadoğu’da kendilerini istikrar adası olarak konumlandıran zengin Körfez ülkeleri, milyarlarca dolarlık yatırımlarla modern kentler kurup milyonlarca yabancı iş gücünü çekerek büyüyen ekonomiler inşa etmişti. Ancak bu yıl, bölgedeki iki güç ilk kez doğrudan bir Körfez ülkesini hedef alınca bu güvenlik algısı sarsıldı. Haziranda İran’ın Katar’daki bir ABD üssüne saldırması ve ardından bu hafta İsrail’in Doha’da Hamas yöneticilerini hedef alması, savaşı Körfez’in kapısına taşıdı.
Ortak yanıt arayışı
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdülrahman Al Sani, CNN’e yaptığı açıklamada, İsrail’in saldırısına karşı “kolektif” bir bölgesel yanıt hazırladıklarını ve bu planın Doha’da hafta sonu yapılacak Arap-İslam zirvesinde netleşeceğini söyledi.
Saldırının ardından en hızlı tepki Birleşik Arap Emirlikleri’nden geldi. BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid El Nahyan, saldırıdan 24 saat geçmeden Doha’ya giderek Katar ile dayanışma mesajı verdi. Ardından Bahreyn ve Umman’ı da kapsayan bir Körfez turuna çıktı.
Diplomatik baskı ve Abraham Anlaşmaları
Bazı uzmanlara göre Körfez ülkeleri, İsrail’le 2020’de imzalanan Abraham Anlaşmaları kapsamındaki ilişkilerini dondurmayı ya da diplomatik düzeyi düşürmeyi gündeme alabilir.
Lana Nusseibeh adlı üst düzey BAE yetkilisi, saldırıdan önce Batı Şeria’nın bazı bölümlerinin ilhakı planlarının “kırmızı çizgi” olacağını duyurmuştu. Katar ise tepkisini uluslararası hukuk alanına taşıyarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden saldırıyı kınayan ortak bir açıklama çıkarılmasını sağladı.
Körfez’de ortak savunma planları masada
Suudi Arabistan merkezli Körfez Araştırma Merkezi Başkanı Abdulaziz Sager, Körfez ülkelerinin 1980’lerde kurulan Hicaz Kalkanı Gücü (Peninsula Shield Force) anlaşmasını etkinleştirmeyi ve genişletmeyi gündeme alabileceğini belirtti.
Uzmanlar, hava ve füze savunma sistemlerinin entegre edilmesi, ortak komuta merkezi kurulması gibi adımların masada olduğunu belirtiyor. Ancak bölge ülkeleri, uzun süredir güvenliklerini sağlayan Amerika Birleşik Devletleri’nden daha güçlü güvence talep etmeden büyük bir askeri adım atmaya sıcak bakmıyor.
Ekonomik yaptırım kartı
Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi enerji devleri, trilyonlarca dolarlık varlıklarını kullanarak İsrail’le ekonomik bağları olan şirketleri hedef alabilecek yaptırımlar uygulamayı tartışıyor.
Uzmanlar, Körfez sermayesinin uzun vadede Amerika Birleşik Devletleri yerine başka pazarlara kaydırılabileceğini, bunun da Washington yönetimini baskı altına alabileceğini belirtiyor.