
Kısa süre öncesine kadar Başkan Donald Trump ve Beyaz Saray danışmanları, uygulamaya koydukları yüksek tarifelerin “ülkeleri diz çöktüreceğini” ve çok sayıda ticaret anlaşmasının imzalanmak üzere olduğunu duyuruyordu. Trump, geçen ay yaptığı bir açıklamada, “Bu ülkeler bizi arıyor, yalvarıyorlar” ifadelerini kullanmıştı.
Belirsizlik sürüyor
Trump’ın ticaret danışmanı Peter Navarro da NBC’ye verdiği demeçte, “90 günde 90 anlaşma” hedefinden söz etmişti. Ancak birkaç tarifenin askıya alınması ve üç aylık müzakere süreci ilan edilmesinin ardından, bu söylemler yerini belirsizliğe bıraktı.
Donald Trump’ın sabrı taştı
Geçtiğimiz gün gazetecilerin “Hangi anlaşmalar ne zaman imzalanacak?” sorusu üzerine Trump’ın verdiği yanıt, sabrının taşımaya başladığını gösterdi. Trump, “Lütfen artık ‘Bu hafta kaç anlaşma imzaladınız?’ diye sormayı bırakın. Bir gün gelir, size bir anda 100 anlaşma getiririz. Ama illa imzalanmak zorunda değiller” dedi.
Trump’ın belirlediği 90 günlük süre halen işlerliğini korurken, en büyük ticaret ortağı olan Çin ile henüz resmi görüşmelere dahi başlanmış değil. Çin’e uygulanan yüzde 145 oranındaki genel tarife, ilişkileri daha da gerdi.
Çin’le temas yeni başlıyor
Hazine Bakanı Scott Bessent, İsviçre’de Çinli yetkililerle yapılacak toplantının henüz başlangıç aşamasında bir temas olduğunu, başka ülkelerle yürütülen müzakerelerin daha ileride olduğunu söyledi. Temsilciler Meclisi’ndeki açıklamasında, “Toplamda 18 büyük ticaret ortağımız var, 17’si ile görüşüyoruz” dedi.
Bessent, anlaşmaların bu yıl sonuna kadar büyük ölçüde tamamlanabileceğini belirtti. Ancak bu zaman çizelgesi, Beyaz Saray’ın daha önceki hızlı sonuç beklentilerinden oldukça uzak.
“Hızdan çok içerik önemli” mesajı
Beyaz Saray’dan ismi açıklanmayan bir yetkili, söylem değişikliğinin bilinçli olduğunu belirtti. “Mümkün olduğunca hızlı ilerlemeye çalışıyoruz, ancak göstermelik, pansuman niteliğinde anlaşmalar yapmak istemiyoruz” dedi.
Trump’ın, acil durum yetkisiyle tarifeleri artırabildiği gibi, bu yetkiyle düşürebileceği de hatırlatıldı. Ancak kapsamlı ticaret anlaşmaları için Kongre’nin de devreye girmesi gerekebilir.
Yetkili, “Kongre’den yasa çıkarmaya gerek yok. Tarifelerimiz tek başına yeterli baskıyı kuruyor. Artık top, müzakere ettiğimiz ülkelerde” dedi.
Gecikmeye rağmen umutlu mesajlar
Çarşamba gecesi Trump yeniden anlaşmalardan söz etmeye başladı. Görünüşe göre, artık kamuoyuna sunulabilecek somut bir gelişme elde edildi. Ancak ABD’nin ticaret diplomasisinde nasıl bir yol izleyeceği ve bu süreçte küresel ilişkilerin ne yönde evrileceği halen belirsizliğini koruyor.