Savaşlar ve Ölümcül İdeolojiler!
NationalTurk yorumcusu Metin Yılmaz'ın bu haftaki "Savaşlar ve Ölümcül İdeolojiler!" başlıklı yazısı;

Savaşlar başlar ve biter ama sonuçları ve etkileri bazen taşa ve bazen çeliğe kazınarak, bazen bir anıt olarak tarihe not olarak kalır.
20 milyon veya üzerinde insanın hayatına kaybettiği 1914-1918 yılları arasında yaşanan I. Dünya Savaşı’nın yaraları kurumadan 1939-1945 yılları arasında II. Dünya Savaşı’nda 70 milyondan fazla insan öldü.
Sadece Sovyetler Birliği’nde 25 milyondan fazla insan can verirken, 7-8 milyon Alman savaşın alevlerinde can verdi.
II. Dünya Savaşı için her şey Moskova’da yapılan Molotov-Ribbentrop Paktı Antlaşmasıyla başladı ve Berlin’de bitti!
23 Ağustos 1939’da Moskova’da Nazi Almanyası Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop ve Stalin Rusyası Dışişleri Bakanı Vyaçeslav Molotov Stalin ve Hitler adına Molotov-Ribbentrop Paktı Antlaşmasını imzaladı.
Paktın iki tarafının dışişleri bakanlarının soy adıyla bilinen bu antlaşma biri açık, diğeri gizli olmak üzere iki bölümden oluşuyordu.
Açık bölümde, her imzacının diğerine saldırmayacağına söz verdiği ve iki imzacıdan birinin üçüncü bir ülke tarafından saldırıya uğraması durumunda diğerinin üçüncü ülkeye hiçbir şekilde yardım sağlamayacağı belirtiliyordu. Bu saldırmazlık anlaşması 10 yıl sürecek ve taraflardan hiçbiri feshetmek için bir girişimde bulunmazsa antlaşma otomatik olarak 5 yıl uzayacaktı.
Paktin gizli bölümü, Doğu Avrupa’da Sovyet ve Alman nüfuz alanlarını ilan etmekti. Estonya, Letonya ve Besarabya (bugün büyük bölümü Moldova’yı oluşturuyor, küçük bölümü Ukrayna’ya ait) Sovyet nüfuz alanına girecek ve Polonya, Narev, Vistül ve San Nehirleri boyunca bölünecekti.
Molotov-Ribbentrop Paktı’nın yürürlüğe girmesiyle Faşist Nazi Almanyası, Komünist Sovyet Rusyası’yla işbirliği sayesinde 1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırdı ve böylece Dünyanın en kanlı savaşı başladı.
1 Eylül 1939’da Polonya’nın işgaliyle başlayan savaşta, Alman kentleri de bir harabeye dönüştü, mesela Dresden savaşın sonunda ABD ve İngilizler tarafından bir mezarlığa dönüştürüldü, Nisan – Mayıs 1945’te Berlin için yapılan son savaşta şehir bu sefer Ruslar tarafından bir mezarlığa dönüştürüldü. Sadece 10 günde 70.000 kişi öldü: 22.000’den fazla Sovyet askeri, yaklaşık 20.000 Alman askeri ve 30.000’den fazla sivil hayatlarını kaybetti.
Savaşın ve Nazi rejiminin bittiği sona erdiği Berlin’den, Komünizm ile devam edelim.
Bugün Berlin’de 200’den fazla II. Dünya Savaşı’nın bedeli ve Nazi rejiminin kurbanları için anıt var.
Hitler’i yenerek hayatlarını kaybeden Sovyet askerlerinin anısına dikilmiş olanda var ki aynı zamanda bu anıt rahatsız edici bir gerçeği de hatırlatıyor: II. Dünya Savaşı terörü 1945’te bitmedi, sadece faşizmin yenilgisiyle terör bayrakları el değiştirdi. II. Dünya Savaşı’nın başlangıç ve sonucu sayesinde siyasi bir proje olan komünizm, insanlık tarihinin en ölümcül ideolojilerinden biri haline geldi:
* SSCB: Stalin döneminde tasfiyeler, zorla aç bırakma Holodomor ve Gulag nedeniyle 20 milyondan fazla kişi öldü.
* Çin: Mao’nun Kültür Devrimi döneminde 45 milyondan fazla kişi öldü.
* Kamboçya: Kızıl Kmerler tarafından öldürülen yaklaşık 2 milyon kişi.
* Kuzey Kore, Vietnam, Etiyopya, Doğu Avrupa – liste uzayıp gidiyor. Komünizm, bir asırdan kısa bir sürede toplamda 100 milyondan fazla can aldı.
Komünizm Faşizmden çok daha fazla insanı yaşamdan kopardı.
Yine de bugün Batı’da ve Türkiye’de sanki adlandırmaya değer tek kötülük faşizmdenmiş gibi bize ders veriliyor.
Sanki kızıl bayrağa sarılı otoriterlik geçiş iznini hak ediyormuş gibi. Ama cinayet cinayettir, ister gamalı haçla ister orak çekiçle yapılsın cinayettir.
Hükümetlere -sol veya sağ- körü körüne güvenilemez. Yalan söylerler. Başarısız olurlar. Kendilerini korurlar, bizi değil. İnsancıl ve insaflı olmalarını beklemek aptalca bir iştir. Onları güven üzerinden değil, sonuçlar üzerinden sorumlu tutmalıyız. Politikacılar kurtarıcı değil. Kamu görevlisidirler ve çoğu zaman da çok kötüdürler. Onların propagandasından, bölünmelerinden ve pazarladıkları korkudan daha iyi olmak bize kalmış.
Tarih, hatırlamaktan fazlasını gerektirir. Öğrenmemizi ve bir daha asla gözlerimizi kaçırmamamızı gerektirir ama kaçırıyoruz.
Hiç unutmamamız gereken faşizm ve komünizmin kardeş olduğudur ve hangi renkte olursa olsun öldürür, yaşatmaz!
Metin Yılmaz – NationalTurk