ABD’den “İstanbul depremi” uyarısı
Science dergisinde yayınlanan makaleyi haberleştiren The New York Times gazetesi olası İstanbul depremini değerlendirdi

“İstanbul depremi 7.0 büyüklüğünde olabilir”
ABD’de saygın bilim dergisi Science’ta olası İstanbul Depremi hakkında uzun bir makale yayınlandı. The New Yok Times gazetesi de bu makaleyi haberleştirdi. Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:
The New York Times:
Türkiye’nin En Büyük Şehri, Sessizce Yaklaşan Bir Deprem Felaketiyle Karşı Karşıya🌍
🔹 Bilim insanlarına göre Marmara Denizi’nin derinliklerinde, İstanbul’a doğru ilerleyen tehlikeli bir sismik süreç yaşanıyor
🔹 Karadeniz ile Ege Denizi’ni birbirine bağlayan Marmara Denizi altındaki ana fay hattında son 20 yılda artan büyüklükte depremler meydana geldi
🔹 Depremler batıdan doğuya doğru ilerliyor ve İstanbul’un hemen güneyine yaklaşıyor

🔹 Nisan ayında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, bu dizinin şimdiye kadarki en güçlü halkası oldu
🔹 Uzmanlara göre bu süreç devam ederse, İstanbul açıklarında kilitlenmiş bir fay segmenti kırılabilir
🔹 Bilimsel çalışmaya göre bu kırılma, 7,0 veya daha büyük bir depremi tetikleyebilir
🔹 Bu senaryo, 16 milyon nüfuslu İstanbul için ciddi bir insani felaket riski anlamına geliyor
🔹 Araştırma, Marmara Ana Fayı’nın 9 ila 13 kilometrelik kilitli bir bölümünde büyük stres biriktiğini ortaya koyuyor
🔹 Uzmanlar depremlerin kesin zamanının tahmin edilemeyeceğini vurguluyor
🔹 Ancak olağan dışı sismik sinyallerin erken tespiti ve risk azaltıcı önlemler hayati önem taşıyor
🔹 Türkiye, Şubat 2023’te yaşanan ve en az 55 bin kişinin hayatını kaybettiği büyük depremler nedeniyle yüksek riskin farkında
🔹 Uzmanlara göre İstanbul’da yaşanacak büyük bir deprem, yakın tarihin en ağır insani felaketlerinden biri olabilir
🔹 Riskin merkezinde, Anadolu levhası ile Avrasya levhasının yan yana kaydığı Kuzey Anadolu Fay Zonu bulunuyor
🔹 Bu fayın Marmara Denizi altındaki bölümü 1766’dan bu yana büyük bir kırılma yaşamadı
🔹 Son yıllarda meydana gelen 5,2, 5,1, 5,8 ve 6,2 büyüklüğündeki depremler, stresin doğuya aktarıldığını gösteriyor
🔹 Bir sonraki depremin daha güçlü olması ve İstanbul’a daha yakın gerçekleşmesi ihtimal dahilinde
🔹 Bilim insanları, depremlerin gerçekten göç edip etmediği konusunda temkinli ancak tehlikenin gerçek olduğu konusunda hemfikir
🔹 Depremin yıkıcılığı, kırılmanın yönüne bağlı olacak; bazı senaryolarda enerjinin doğrudan İstanbul’a doğru yayılması bekleniyor
🔹 Uzmanlar, plansız kentleşme, zayıf yapı stoku ve denetlenmeyen inşaatların riski katladığını vurguluyor
🔹 İstanbul’daki yapı yoğunluğu ve zemin sorunları, olası bir depremde can kaybını artırabilecek başlıca faktörler arasında
Haberin tam çevirisi ise şu şekilde:
Türkiye’nin En Büyük Kenti Sessizce Yaklaşan Bir Sismik Felaket Tehditi Altında Sismologlar uyarıyor: Marmara Denizi’ndeki bir fay hattı boyunca artan sismik hareketlilik İstanbul’a doğru ilerliyor. Türkiye’de, Marmara Denizi’nin derinliklerinde endişe verici bir süreç yaşanıyor. Karadeniz’i Ege Denizi’ne bağlayan bu iç denizin altında uzanan bir fay hattı, bilim insanlarının dikkatini çekmiş durumda. Son yirmi yıl içinde giderek büyüyen depremler meydana geldi ve bu sarsıntılar doğuya doğru düzenli bir ilerleme gösterdi. Bu dizinin son halkası, nisan ayında yaşanan 6,2 büyüklüğündeki deprem oldu. Eğer bu eğilim sürerse, büyük bir depremin Türkiye’nin en büyük kentinin hemen güneyindeki sulara kadar ulaşabileceği belirtiliyor. University College London’dan, yeni çalışmada yer almayan sismolog Stephen Hicks, “İstanbul artık doğrudan hedefte,” değerlendirmesinde bulundu. Perşembe günü Science dergisinde yayımlanan yeni araştırma, güçlü depremlerin bilim insanlarının “Ana Marmara Fayı” olarak adlandırdığı yapının dokuz ila 13 mil uzunluğundaki kilitli bir bölümüne doğru ilerlediğini ortaya koyuyor. Bu bölümün kırılması halinde, 16 milyon nüfuslu kentte büyüklüğü 7,0 veya daha üzerinde bir deprem meydana gelme potansiyeli bulunuyor. Bu olası sismik şokun tam niteliği ve zamanlaması ise belirsizliğini koruyor. Almanya’daki GFZ Helmholtz Yer Bilimleri Merkezi’nden sismolog ve çalışmanın yazarlarından Patricia Martínez-Garzón, “Depremler önceden tahmin edilemez,” dedi. Ancak böyle bir olayın nasıl tetiklenebileceğini anlamanın hayati önemde olduğunu vurguladı: “Risk azaltmaya ve olağan dışı bir durum yaşandığını gösteren erken sinyallerin tespitine odaklanmamız gerekiyor.” Türkiye, yıkıcı depremlere yabancı değil. Şubat 2023’te, önce 7,8 ardından saatler sonra 7,5 büyüklüğünde meydana gelen iki deprem, Türkiye’nin güneyi ile Suriye’nin bazı bölgelerini yerle bir etmiş, en az 55 bin kişinin ölümüne yol açmıştı. İstanbul’u vurabilecek büyük bir depremin olası olduğu fikri de yeni değil; uzmanlar bu senaryonun kaçınılmazlığı konusunda hemfikir. Çalışmada yer almayan Cornell Üniversitesi’nden deprem bilimci Judith Hubbard, “İstanbul yakınlarında meydana gelecek çok büyük bir deprem, yakın tarihin en ağır insani felaketlerinden birine yol açabilir,” dedi. Yeni çalışmada vurgulanan risk, Anadolu levhasının Avrasya levhası boyunca yatay olarak kaydığı Kuzey Anadolu Fay Zonu ile ilişkili. Yaklaşık 750 mil uzunluğundaki bu fay zonunun büyük bir bölümü modern dönemde aktif oldu. Ancak İstanbul’un güneybatısında, deniz altında yer alan Ana Marmara Fayı adı verilen kesim uzun süredir dikkat çekici biçimde sakin. 1766 yılında 7,1 büyüklüğünde bir deprem İstanbul’u sarsmıştı; ancak o tarihten bu yana yaklaşık 160 kilometrelik bir bölüm kırılmadan kaldı. Araştırmacılar, fay boyunca son 20 yılda meydana gelen depremleri incelediklerinde sıra dışı bir durum tespit etti. 2011’de Ana Marmara Fayı’nın batı kesiminde 5,2 büyüklüğünde bir deprem yaşandı; bunu 2012’de doğuda meydana gelen 5,1’lik deprem izledi. Eylül 2019’da fayın orta bölümünde 5,8 büyüklüğünde bir sarsıntı kaydedildi. Ardından Nisan 2025’te, bu hattın hemen doğusunda 6,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bir sonraki depremin daha güçlü olup olmayacağı ve İstanbul’un hemen altındaki fay segmentinde gerçekleşip gerçekleşmeyeceği sorusu gündemde. Çalışmanın yazarları, bunun mümkün olduğunu düşünüyor. Elbette bir sonraki depremin herkesin korktuğu 7 ve üzeri büyüklükte olacağının garantisi yok. Ancak fay üzerinde meydana gelecek bir başka güçlü deprem, doğu kesimdeki gerilimi artırarak bu korkulan kırılmayı tetikleyebilir. Üstelik büyüklükteki küçük artışların açığa çıkan enerjide büyük sıçramalara karşılık gelmesi nedeniyle, 6’nın ortası ya da sonlarındaki bir deprem bile şehir için ciddi hasar anlamına gelebilir. Depremlerin zaman zaman bir fay boyunca ilerleyerek yayılmasının nedeni net olarak bilinmiyor; ancak bunun geçmişte, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nda da yaşandığı biliniyor. Buna karşın araştırmacıların analizinde yalnızca dört orta büyüklükte deprem yer alıyor ve bu sayı belirgin bir desen saptamak için yeterli olmayabilir. Hubbard, “Bunların sadece göç ediyormuş gibi görünen, sıradan depremler olma ihtimali de oldukça yüksek,” dedi. Yine de bu veri setine temkinli yaklaşmak gerekse bile, bu fay üzerinde tehlikeli bir gerilimin biriktiği açık. Büyük ve yıkıcı bir depremin geleceği neredeyse kesin. Hubbard, “Bu depremin, bu makalede ima edildiği gibi göç eden bir deprem dizisiyle mi yoksa aniden mi gerçekleşeceğini hâlâ söyleyemiyoruz,” ifadelerini kullandı. Bu kaçınılmaz depremin ne kadar ölümcül olacağı ise kırılmanın yönü de dahil olmak üzere birçok faktöre bağlı. Martínez-Garzón’un da ortak yazarı olduğu yakın tarihli bir başka çalışma, kırılmanın doğuya, yani ne yazık ki İstanbul yönüne ilerleme ihtimalinin biraz daha yüksek olduğuna dikkat çekiyor. Ancak 2023’teki çifte deprem felaketinde olduğu gibi, İstanbul’u asıl kırılgan hâle getiren unsurun insan faktörü olduğu belirtiliyor. Hubbard’a göre, “On yıllar boyunca süren denetimsiz büyüme ve yoğunlaşma, yeterince uygulanmayan yapı standartları ve zayıf zeminler üzerindeki yapılaşma, bu son derece tehlikeli durumu hazırladı.”






