Trump Yönetiminin ICC yaptırımları küresel tepki çekti
Trump yönetiminin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yönelik yaptırımları küresel tepki çekti. Avrupa ve BM, mahkemenin bağımsızlığına müdahale edildiğini belirterek karara karşı çıktı. ICC, adalet için çalışmalarına devam edeceğini açıkladı.

ABD Başkanı Donald Trump, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (ICC) yönelik ekonomik yaptırımlar ve seyahat yasaklarını içeren bir başkanlık kararnamesi imzaladı. Karar, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu hakkında çıkarılan tutuklama kararına misilleme olarak değerlendirilirken, ICC ve insan hakları örgütleri, bu adımın küresel adaleti baltaladığını savundu.
Trump Yönetiminden ICC’ye sert müdahale
Trump yönetimi, ICC’nin İsrail ve ABD vatandaşlarını hedef aldığını öne sürerek, mahkemeye yönelik agresif yaptırımları hayata geçirdi. Kararnamede, ICC’nin “meşru olmayan ve temelsiz” işlemler yürüttüğü iddia edilirken, Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkarılan savaş suçu tutuklama emirlerinin tehlikeli bir emsal oluşturduğu belirtildi.
Trump, ICC’nin yetkisini kötüye kullandığını savunarak, mahkemenin kararlarının ABD vatandaşlarını ve askerlerini tehdit ettiğini ileri sürdü. Netanyahu ise Trump’ın adımını cesur bir karar olarak nitelendirdi ve ona “İsrail’in en büyük dostu” olarak teşekkür etti.
ICC ve Avrupa’dan sert tepkiler
Uluslararası Ceza Mahkemesi, Washington’un hamlesini, “bağımsız ve tarafsız yargısal çalışmaları baltalamaya yönelik bir girişim” olarak değerlendirdi ve 125 üye devlete yaptırımlara karşı durma çağrısında bulundu.
Avrupa’dan da Trump’ın kararına sert tepki geldi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, yaptırımları eleştirerek, ICC’nin küresel adaletin korunmasında kritik bir rol oynadığını belirtti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, mahkemenin “küresel cezasızlığa karşı mücadelede hayati bir kurum” olduğunu vurguladı.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Ravina Shamdasani ise Trump’ın kararını “derin üzüntüyle” karşıladıklarını ve yaptırımların kaldırılması gerektiğini söyledi.
İsrail ve ABD ICC kararlarına karşı çıkıyor
Uluslararası Ceza Mahkemesi, 2002 yılında ağır savaş suçları ve insanlığa karşı suçları yargılamak amacıyla kuruldu. ABD ve İsrail, mahkemenin yetki alanına taraf olmayan ülkeler arasında yer alsa da, vatandaşları ICC’nin yargı yetkisi altına girebiliyor.
Mahkeme, Hamas dahil olmak üzere Filistinli militan gruplar hakkında da soruşturmalar yürütüyor. 2021’de ICC, Filistin’deki suçlara ilişkin yetkisi olduğunu kabul etmiş ve soruşturma başlatmıştı. Kasım ayında Netanyahu ve Gallant için çıkarılan tutuklama kararlarının ardından, mahkeme Trump yönetiminin sert tepkisiyle karşılaşacağını öngörmüştü.
Yaptırımlar mahkemeyi zayıflatabilir mi?
Trump yönetiminin yaptırımlarının, ICC’nin işleyişini ciddi şekilde etkileyebileceği belirtiliyor. Mahkemenin üst düzey yetkililerinin banka hesaplarına el konulması veya vize yasaklarının getirilmesi gibi adımlar, mahkemenin uluslararası iş birliklerini kısıtlayabilir.
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, kararı “misilleme ve küresel adalete doğrudan bir saldırı” olarak değerlendirdi. Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği’nden (ACLU) avukat Charlie Hogle ise, “ICC, dünyanın dört bir yanındaki insan hakları mağdurları için son çare olarak hizmet ediyor. Trump’ın kararnamesi, onların adalet bulmasını zorlaştırıyor” dedi.
Trump yönetimi, 2020’de de benzer yaptırımları uygulayarak dönemin ICC Başsavcısı Fatou Bensouda’nın seyahatlerini kısıtlamıştı. Yeni yaptırımların özellikle mevcut başsavcı Karim Khan’ı hedef alabileceği belirtiliyor.