İstanbul’da ameliyat sonrası ölüm
Bulgaristanlı karaciğer kanseri hastası Ivanka Yordanova (47), İstanbul’daki bir özel hastanede Prof. Dr. S.Y. tarafından ameliyat edildi; aile, otopsi yapılmadığını ve cenazenin kalan 25 bin avronun ödeneceğine dair evrak imzalatıldıktan sonra teslim edildiğini iddia ederek şikâyetçi oldu.

Bulgaristan’da bir yıl karaciğer kanseri tedavisi gören 47 yaşındaki Ivanka Yordanova, sosyal medyadan ulaştığı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. S.Y. (55) tarafından İstanbul’daki özel bir hastanede ameliyat edildi. Aile, ameliyat öncesi 22 bin avro ödeme yaparken, 13 saat süren ameliyatın ardından Yordanova yoğun bakımda aynı gün hayatını kaybettiğini; cenazenin ise kalan 25 bin avronun ödeneceğine dair imzalatılan evrağın ardından teslim edildiğini belirterek savcılığa başvurdu. Ailenin avukatı Şermin Tankut, doktor ve hastane yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı.
Üç ay sonra ameliyat önerdi!
İddialara göre Yordanova, sosyal medyada gördüğü Prof. Dr. S.Y.’ye başvurdu. Doktor önce ilaçlı tedavi, üç ay sonra ameliyat önerdi ve ilaçlı tedavi için 20 bin avro, ameliyat için başlangıçta 35 bin avro istendi. Nisan ayında ilaçlı tedaviye başlanırken ameliyat ücreti 12 bin avro artırılarak 47 bin avro talep edildi. Aile ameliyat öncesi 22 bin avro ödemede bulundu; kalan 25 bin avronun ödenmesi şartıyla cenaze teslim edildiği iddia edildi.
Aile: Otopsi yapılmadı, cenaze para karşılığı verildi
Ailenin avukatı Şermin Tankut, cenazenin teslimi ve süreçle ilgili şüphelerini aktardı. Tankut, “Otopsi yapılması için savcılığa başvuruda bulunuldu. Her şey olmuş olabilir. Belki de bir organ nakli yapıldı. Belki hatalı bir durum oldu” dedi.
Tankut ameliyat günü ve sonrasıyla ilgili gözlemlerini de ayrıntılı biçimde şöyle aktardı:
“Ameliyat günü, eşi ameliyathanenin kapısında bekliyor. Ameliyatın dördüncü saatinde ameliyatı yapacak olan doktor, hastane koridorunda sivil şekilde dolaşıyor. Müvekkilim onun peşine takılıp, kantine iniyor. Doktora ameliyatın nasıl gittiğini soruyor. Doktor da her şeyin yolunda gittiğini, ameliyatın iyi geçtiğini, başka bir hastaneden kanama önleyecek bir ameliyat bıçağı beklediğini söylüyor. Hatta eşinin ameliyat masasındaki halini gösteriyor. Akşam saat 20.00 sıralarında ameliyatın bittiğini söylüyorlar. Tabii bu saate kadar müvekkilim doktoru 2-3 defa hastane koridorunda sivil şekilde görüyor. Müvekkilimin eşi ameliyathaneden çıktıktan hemen sonra yoğun bakıma alıyorlar. Müvekkilim yoğun bakımın önünde beklerken, bir telaş olduğunu görüp, eşinin durumunu soruyor. Yoğun bakımdaki doktor da ağır bir kanaması olduğunu söyleyip, ‘Her şey olabilir, hazırlıklı oldun’ diyor. Gece 03.00 sıralarında eşinin öldüğünü söylüyorlar. Müvekkilim de eşinin çocuklarını arıyor. Oğulları da İstanbul’a doğru yola çıkıyor. İstanbul’a geldikten sonra çocukları cenazeyi vermemek adına oyalıyorlar. Kalan parayı ne zaman ödeyeceklerine dair sıkıştırıyorlar. Bir gün boyunca oyalıyorlar. Parayı ödemeden cenazeyi veremeyeceklerini söylüyorlar. Tabii şunu da belirtelim; ameliyat tutarıyla ilgili herhangi bir sözleşme yok aralarında. Ertesi gün tekrar hastaneye gittiklerinde evrakların yine hazır olmadığını söylüyorlar. En sonunda çocuğa bir konum gönderiyorlar. Bu konum da ameliyatı yapan doktorun ofisi. Buraya gidiyor. Bu parayı bir şekilde ödemeleri gerektiğini söyleyerek, zorla evrak imzalatıyorlar. Evrakı imzaladıktan sonra cenazeyi teslim alarak, Bulgaristan’a defin için gidiyorlar.”
Aile ve avukat organ çekme şüphesi dile getiriyor
Avukat Tankut, ölüm belgesinde “doğal ölüm” yazıldığını ve otopsi yapılmadığını belirtti ve “Ölüm belgesinde ‘doğal ölüm’ yazıyor. Otopsi yapılmamış. Cenaze o şekilde teslim ediliyor. Bu süreçten sonra müvekkilim şüpheler içerisinde eşine ne olduğunu merak ediyor. O hastanede neler yaşandı, ameliyatı kim yaptı diye düşünüyor. Ameliyat sırasında ne oldu, rapora nasıl ‘doğal ölüm’ yazabiliyorlar merak ediyor. Yoğun bakıma alındıktan sonraki süreçte, müvekkilim doktoru aradığı sırada yoğun bakımdaki doktorun söylediklerini anlatıyor. Doktor da yoğun bakımdaki personellerin hep bu şekilde konuştuğunu, olayın kendisinden çıktığını, ameliyatın başarılı geçtiğini, artık sorumluluğun yoğun bakımdaki personellere ait olduğunu söylüyor. Bütün sürecin ardından biz, otopsi yapılmadığını tespit ettikten sonra suç duyurusunda bulunduk. Suç duyurusunda bulunmaya hazırlanırken imzası ve mührü olmayan bir evrak geldi. Ölüm sebebiyle ilgili İngilizce yazılı bir evrak. Konuyla ilgili soruşturma başlatıldı. Bulgaristan‘da aynı zamanda aile de otopsi yapılması için savcılığa başvuruda bulundu. Her şey olmuş olabilir. Belki de bir organ nakli yapıldı. Belki hatalı bir durum oldu. Bu kadar vaatlerle girilen bir ameliyat nasıl bu şekilde sonuçlandı. Otopsi için başvurumuzun bir an önce kabul edilmesini, Sağlık Bakanlığı tarafından izin verilmesini bekliyoruz” dedi.
Hastane: Ameliyatı yapan “misafir doktor”
DHA muhabirine konuşan hastane yetkilileri, ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. S.Y.’nin kadrolu olmadığını ve misafir doktor olarak hastanede ameliyatı gerçekleştirdiğini söyledi.
Doktorun savunması: ağır, yaşam süresi kısıtlı hasta; DIC belirtisi
Kendisi yurt dışında olduğunu belirten Prof. Dr. S.Y. ise telefonda verdiği açıklamada, hastanın durumunu, uygulanan tedaviyi ve ameliyat sürecini anlattı. Doktorun ifadeleri arasında şu ifadeler yer aldı:
“Hastanın kanseri ciddi bir kanser. Şimdiye kadar ‘Ameliyat yapılamaz’ denilmiş. ‘Tedavi şansı yok’ denilmiş. Kendisi her türlü tedavi yöntemine açık hastaydı. İlk başta işlem yapıldı. İlaçlı tedavi yapıldı. Bunun sayesinde hem geriye kalan karaciğer volümünü büyüttük hem de tümörü kontrol altına aldık. 3 ay beklendi. Sonra tomografi yapıldı. Tomografiyi değerlendirdik. Bu değerlendirmede geriye kalacak karaciğer hacminin yeterince büyüdüğünü gördük. Bu işlemlerde yeterince büyütüyoruz ki karaciğer yetmezliğine gitmesin hasta, diye. Bu değerlendirmeler sonrası ameliyat kararı aldık. Öncesinde hastayla konuştuk çok kez. Ameliyatın risklerinden bahsettik. Her türlü riski anlattık. Neler yapılacağını anlattım. Sonra hasta kendi kararıyla yapılacak işleme onay verdi. Bu hastanın yaşam süresi kısıtlı bir hastaydı zaten. Ameliyat esnasında kan kaybı da oldu. Beklenmedik şekilde ana damara da tümörün girdiğini gördük. Onu da başarılı şekilde aldık. Durumunun kritik anlara geldiği durumlar oldu. Ameliyat bitti, yoğun bakıma alındı. Kanser ameliyatları sonrasında bir de kan kaybına bağlı takviye yapıldığı hastalarda DİC sendromu olabilir. Bu şekilde oldu kendisinde, yani kanama durmadı. Müdahaleler yapıldı ancak kurtarılamadı. Bu aşamada hasta ameliyathaneye geri gidemeyecek kadar kötüydü”
Doktor, ayrıca ödemeyle ilgili iddialara ilişkin olarak da “Hastaya önceden fiyat bildirisi yapılıyor. Önce bir miktarı hastadan alınır, sonra ameliyat yapılır. Ameliyat sonrası kalan ödeme yapılır, diye anlaştık. Söylenen miktarın bir kısmını hala alamadık. Oğluyla yaptığımız görüşmede ameliyatın yapıldığını, masrafların oluştuğunu söyledik. Hastaneye para ödenmesi gerekiyor. Bu benim cebimden çıkacak. Onu görüştük. Bizim hazırladığımız evrakı imzaladı. Elimde yazılı bir şey olsun diye bunu yaptım” dedi.
Aile suç duyurusunda, Bulgar makamlarına otopsi başvurusu
Aile, cenaze işlemlerinin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyetçi oldu; aynı zamanda Bulgaristan’da da otopsi yapılması için savcılığa başvuruda bulunulduğu bildirildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.