Futbol

Çürüme

NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan'ın bu haftaki "Çürüme" başlıklı yazısı;

Adaletin yok edildiği ve yozlaşmanın alan bulduğu yerde çürüme başlar.

Çürüme, hiyerarşik bir reaksiyona tabidir. Sonuçları sınıfsaldır.

Bugün sadece dünyada değil, ülkemizde de ekonomik yıkım, siyasal kokuşmuşluk, toplumsal yozlaşma, manevi çöküntü, cinsel istismar, etnik ve dinsel ayrımcılık ve doğanın tahribatı gibi olgulardan şikâyetçi olmayan tek bir kişi bulmamak mümkün değil.

Tüm bu yıkıcı olgulardan şikâyetçi olan herkesin anlaması gereken en önemli ayrıntı, bu olguların hepsinin birbirleriyle derin bir bağlantıya sahip olması ve hepsinin temelinde sömürü modüllerinin yattığı gerçeğidir.

Dünyada hüküm süren akıldışılık hiçbir şekilde tesadüfî değildir. Akıl, yerini duygusallığa bırakmıştır. Egemen yapının kurguladığı sosyoekonomik sistemi artık bunamıştır ve bunaltmıştır. Bunamış ve bunaltmış olan bir sistemin dünyada ve ülkede çürüme aşamasındayız.

Sokrates ve Bruno’nun susturulmasıyla başlayan gelenek nedeniyle işe bilimle başladılar. Üniversitelerdeki bilim adamlarının (!) ele aldıkları sorunlar ve ürettikleri çözümler, içinde yaşadıkları ideolojik ve ekonomik koşullar tarafından yönlendirilmektedir. Egemen sistemin kendilerine sunduğu muazzam olanakların ve ayrıcalıkların ekonomik etkisi, onları da egemen fikirler, etkin normatif ısrar, egemen politika ve önyargılar karşısında savunmasız bıraktı. Özellikle felsefeye mesafeli tutumları ve bu konudaki taraflı açıklamaları, aslında egemen sınıfın ideolojisinin taşıyıcıları oldukları anlamına gelir. Haliyle bilim de bir dogma ve sorgusuz sualsiz itaat edilmesi gereken bir inanç haline geldi.

Değişip gelişemeyen her şey çürümeye mahkumdur.

Oysa soruna diyalektik bakılabilseler; gelenekle yüzleşme ve geleneği dönüştürme çabası başlayabilecek. Çünkü, gelenek muhafazakardır ve önleyici kurguya sahiptir.

Tabii futbolun artık bir spor dalı olmanın çok ötesinde siyasetin nesnesi haline bürünmesi, ekonomik, siyasal ve kültürel bir iktidar modeli ile karşımıza çıkmasıyla bu çürümeden nasibini almaktadır. Ve bir bataklık görevi görmektedir.

Futbolun başarı, rekabet üzerinden toplumsal yaşam içinde kapsadığı alan ise; futbolla birlikte sporun bir ideolojik değer ve aktarım aracı olarak nasıl bir işlev gördüğünü ortaya koymaktadır.

Futboldaki çürümenin yarattığı karşılık; şiddet bağlantısı kadar futbolun özellikle ırkçı yaklaşımlar tarafından ötekileştirmesi, eril dil egemenliği, cinsiyet ayrımcılığının toplumsal hayat içerisinde kökleşmesindeki kültürel boyutlara etki etmesi, gündelik hayat içerisinde bu tür ayrımcılıkları normalleştirmesi, endüstriyelleşen süreciyle bahis, doping, şike gibi spor dışı kavramların yerleşmesiyle spor ruhunun yok olmasının nedeni olmaktadır.

Neoliberal politikaların spor alanındaki en önemli uzantısı tabii ki futboldur. Futbol, neoliberal ideolojik anlayışın yerleştirilmesinde, dolaşıma sokulmasında ve kitlelere benimsetilmesinde yarattığı toplumsal etki ile aracı olmaktadır.

Temelde de çürümenin ideolojik dayanağı neoliberal politikalardır.

Futbol sermaye birikimini sağlayabilen bir kültür endüstrisi ürünü haline gelmiştir. Kültür endüstrisi, kendi tüketicisi olan modern bireyi (!) kendisi üretmektedir. Ekonomik bir olgu olan futbolun, piyasalarda egemen olan kuralsız oluşumları siyasetten mafyaya, cemaatlerden tüm çıkar gruplarına kadar her yapıyı kolaylıkla içine almaktadır.

Futbol Bu Seviyeye Kolay Gelmedi

12 Eylül 1980 sonrası ülkemizde ‘apolitik’ ideolojiyi-(çürümenin temeli bu söylemdedir)- meşrulaştırma aracı olarak kültür endüstrisinin ürünleri kullanılmaya başlamıştır. İşte futbol, zamanla sistemin sistematik organizasyonu sayesinde toplumunda yarattığı popülaritesiyle, iktidar sahiplerinin ilgi göstermesine yol açmış ve siyaset tarafından popülist amaçlara alet edilmiştir. Burası çıkış noktasıdır.

Sonrasında, futbol; uygulamaya sokulan neoliberal politikaların egemenliğindeki ekonomik, siyasal, ideolojik ve özellikle de kültürel amaçları tekrar-tekrar üretmeye yönelik örgütlü etkinlikler bütünü haline getirildi. Temelde de toplumsal bir ayrışma yaratarak, sistemin kitleleri daha kolay denetim altına alınmasını sağlamış oldu.

Çürümenin etkisine neden olan popüler kültürün kurgusundaki televizyonlarda bırakın futbolcunun, antrenörün ve başkanların pop yıldız yapılmasını, artık yorumcular bile pop yıldız haline getirildi. Söylediklerinin dayanaklarının boş olması veya yalan söylemelerinin hiçbir önemi yok ve onları eleştirmenin de bir geçerliliği yok.

İşte çürümenin maddi boyutu:

Yasadışı bahis hacmi 70 ile 100 milyar dolar arasında…

Tüm kulüplerin borcu-(paranın yüzde doksanı yurtdışına çıktı)-100 milyar TL civarında…

Üç büyüklerin borcu 60 milyar TL civarında…

Çürümenin olduğu yapı içinde sanat, spor, sosyal ve ekonomik tüm olgular siyasetin çıkarlarına hizmet eder.

Ve ‘barış’… Çürümenin içinde yapılmaya çalışılan, toplumsal mutabakattan ve eşitlikten uzak ‘barış’ sadece egemen siyasetin çıkarlara hizmet eder.

Bugün dünyada ve ülkemizdeki ‘barış’ kavramı; çıkarların dizaynıdır.

Müslüm Gülhan – NationalTurk

Yunanistan Golden

NationalTurk

NationalTurk gazetesi, yazarları ve yorumcuları en doğru ve tarafsız olarak gündeme dair en önemli haberleri size ulaştırır. NationalTurk | Objektif | Bağımsız | Farklı

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu