Demir Ege Tıknaz
NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan'ın bu haftaki "Demir Ege Tıknaz" başlıklı yazısı;

Beşiktaş ‘Özkaynak’ düzenini 1979 yılında kurmuştu. Bu sistem altyapıdan A takım seviyesine çıkacak oyuncuları yetiştirmek üzere tasarlanmış bir kurguydu. Başına Serpil Hamdi Tüzün geçirilerek sitem adeta onunla özleştirildi.
Fuat, Ziya ve Fikret bu sitemin ilk ürünleri olarak A takıma çıkarken, hiç de yabancılık çekmeden, çok rahat bir şekilde bu seviyenin oyuncuları olduklarını ortaya koydukları performans ve aldıkları eğitim ile gösterdiler.
Arkasından Rıza ve Metin-Ali-Feyyaz üçlemesi ile Gökhan gelerek Beşiktaş’ın işletme modelinin ortaya çıkardığı değerler olarak takımın istikrarına ve sürdürebilir başarısına büyük katkı sağladılar. Şampiyonluklar ve kupaların gelmesi tesadüf değildi. En son Nihat, Yasin, Aydın, Tunç ve İlhan ile birlikte süreç neredeyse rafa kaldırıldı. Futbolun endüstrileşmesi tezgâhı ile, son 25 yılda Beşiktaş’ta ‘rant’ kurgusunun kaçınılmaz olarak transferler üzerinden bir ticaret olarak pazarlanarak ‘Özkaynak’ düzeni bertaraf edildi. Her şeyin alınır ve satılır mantığı ile oluşturulan pazar, kulübün içinden dışarıya servet transferi yapılması ile 16 milyar TL borca kadar geldi.
Mutlu bir azınlığın dışında-başta kulüp olmak üzere-herkes kaybetti. Fulya projesi, Stat projesi bu kaynak transferlerinin inşaata bürünmüş haliydi. Beşiktaş’ın geleceği olan bu projeler peşkeş çekilerek geleceği dahil ipotek altına aldılar.
Yıldırım Demirören döneminde başlayan transfer üzerinden ‘rant’ kurgusu ve özellikle sürecin Mendes üzerinden yapılan transferler sonucunda o dönemin 200 milyon avro zarar ile kapatılmasına neden oldu. Bu dönemde Serdal Adalı futboldan sorumlu As Başkan görevinde bulunmaktaydı. Yıldırım Demirören o dönemdeki furya içinde “gerekirse altyapıyı kapatırım” diyerek niyetini zaten ortaya koymuştu.
Fikret Orman, Ahmet Nur Çebi ile Hasan Arat dönemleri hiyerarşik olarak bu sömürü siteminin devamlılığına sadakat ile bağlı kaldılar. Kulüp borçlanırken Başkanlar çok rahattı! Fikret Orman stat projesinin hesabını vermezken Ahmet Nur Çebi Fulya projesinin temizliğini geçersiz olarak kurduğu hakem heyeti sayesinde yaptı. Ve Hasan Arat, efsane başkan ile 9 ayda 6 milyar TL borç…
Hepsi birbirinin devamıdır. Gelen, kendinden öncekinin hesaplarını temizleyip ibra ettirirken, yapacakların ticaretin raconu olarak onların kurdukları takımı itibarsızlaştırarak-kendisi de yeni takım kurmayı amaç edinir. Bunlar masalarda konuşularak yapılan operasyonlardır.
Bu esnada, altyapıdan yetişen oyuncuların kim olduğuna ve ne seviyede olduğuna dair hiçbir endişeye gerek duymazlar. Çünkü ticaret o kadar tatlıdır ki buradaki hacim herkesi mutlu etmektedir. Altyapı oyuncuları ile uğraşıp 30-40 bin avro için çaba sarf etmenin pek de anlamı olmaz.
İşte Demir Ege Tıknaz, A takıma çıkmasına rağmen bu kurbanlardan sadece biridir. O zamanki koşullardaki oyuncu kapasitesi olarak temel teknik becerisi olarak çok yeterli olmasına rağmen ve pozisyon bilgisi iyi verilmiş olmasına rağmen-oynatılmayarak zaman için rotasyon oyuncusu olarak kullanılmaya başlandı. Fakat, 6 numara pozisyonu için ideal bir formata sahipti.
Hasan Arat’ın prensi olan Al Musrati’nin gelmesi ve PSG’den Ndour’un gelmesi Demir Ege’nin onlardan daha iyi donanımlara sahip olmasıyla nedeniyle bir çelişkili durum ortaya çıkabilecekti. Al Musrati için verilen üç yıllık toplam 21 milyon avro hiç de yabana atılacak para olmadığı gibi Demir Ege’nin geleceği seviyeye gelmesi de çok zordu.
İşte bu şartlarda Hasan Arat ve Mendes’in Demir Ege’yi bir şekilde gözden uzak tutacak bir operasyonla göndermeleri gerekiyordu. Bu ihaleyi Mendes alırken koşulları da o belirledi. Hasan Arat için Al Musrati’nin ne olursa olsun tartışılmaması gerekirdi.
Operasyon ikisini de rahatlatırken Beşiktaş’ı rahatsız etti. Bunu söylerken kurumsal kimliği ve tarihsel derinliği açısından söylüyorum-çünkü kulüp içinde rahatsızlık söz konusu olamazdı.
Şimdi Demir Ege 5 milyon avro karşılığı Rio Ave’nin olacak ve büyük ihtimalle çok yüksek bonservis karşılığı Benfica ya da Sporting Lizbon’a satılacak. Kulübü bu stratejilerle yöneten kişilerin Beşiktaş’a hizmet için geldiklerine inanmak saflık olur.
Fahri ve Poyraz dururken Arroyo ile Ricardo’ya toplamda neredeyse 15 milyon avro veren Serdal Adalı’da Mendes ile aynı oyunu oynamaktadır. “Altyapı zarar ediyor” diyen bir kulüp başkanının amacı zaten en başta belli etmektedir. Adalı 27 milyon avro Sorloth yerine 60 milyon avro Osimhen’e verme stratejisi, çıtayı nerelere çıkartıp nasıl bir kaos yaratacağını da belli etmektedir. Amaç ticaret hacmini yükseltecek algı manipülasyonunu sağlamaktır. Kendi evlatlarını yiyerek bir gelecek söyleminde bulunmak büyük bir yalandır.
Müslüm Gülhan – NationalTurk