Tarihte Bugün | 7 Mart 1925: Şeyh Said Diyarbakır

Şeyh Said İsyanı Bugünde Türkiye’de bazı kesimler tarafından sahiplenilmesine rağmen Türkiye Cumhuriyetine ciddi zarar veren bir ayaklanmadır.
Tarihte Bugün | 7 Mart 1925: Şeyh Said Diyarbakır’a saldırdı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde kuruluşunun üzerinden henüz birkaç yıl geçmişken, 7 Mart 1925’te Said liderliğindeki isyancılar Diyarbakır’a saldırdı. Osmanlı’nın yıkılış sürecinde güç kaybeden eski rejimin unsurları ve dini otoriteler, Cumhuriyet’in modernleşme adımlarına karşı rahatsızlık duyuyordu. Bu kapsamda ortaya çıkan Şeyh Said İsyanı, yeni kurulan Cumhuriyet’e karşı en büyük tehditlerden biri oldu.
Şeyh Said İsyanı ve Türk Cumhuriyetine Karşı Kalkışma
Şeyh Said, kendisini bir dini lider olarak

in yakalandığı ve Türk Mahkemelerinin kararı ile idam edildiği anlar
tanıtıp geniş bir kitleyi etrafına toplamış ve 13 Şubat 1925’te başlayan isyanı kısa sürede bölgeye yaymıştı. 7 Mart 1925’te Diyarbakır’a saldıran isyancılar, Cumhuriyet’in bu kritik şehri üzerinde hakimiyet kurmaya çalıştı. Ancak, genç Cumhuriyet, bu saldırıya karşı kararlı bir duruş sergiledi. Türk ordusu ve devletin sıkı önlemleriyle isyan bastırıldı, Şeyh Said ve diğer elebaşları yakalanarak yargılandı ve 29 Haziran 1925’te idam edildi.
Bu isyanın ardında yatan temel motivasyonlardan biri, Cumhuriyet’in laikleşme ve milli ulus devleti inşa hamlelerine karşı duyulan rahatsızlıktı. Türkiye, hilafeti kaldırmış, eğitim sistemini modernleştirmiş ve bireyleri gerici hurafelerden kurtararak eşit yurttaşlar yaratmayı hedeflemişti. Ancak, gerici unsurlar ve feodal güçler dönüşümden rahatsızdı.
Cumhuriyet’in Kararlılığı ve Bugüne Yansıması
Said ve benzeri hareketler, Türkiye Cumhuriyeti’nin birliğini ve Türk Ulusunun egemenliğini hedef alan kalkışmalardı. Devletin o dönemde gösterdiği kararlı duruş, Türkiye’yi olası bölünme tehlikelerinden korumuş ve hukuk düzenini sağlamlaştırmıştır. İsyanın ardından Takrir-i Sükûn Kanunu yürürlüğe konmuş, Cumhuriyet karşıtı unsurlar İstiklal Mahkemeleri aracılıyla daha sıkı denetlenmiştir.
Ne yazık ki, tarih bize benzer girişimlerin farklı isimler ve yapılar altında tekrarlanabileceğini göstermektedir. Şeyh Said İsyanı’nda yaşananlar, Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalamak isteyen unsurların uzun vadeli planlarının bir parçasıydı. Bugün de benzer şekilde, farklı isimler ve örgütler üzerinden benzeri emeller güdüldüğünü görmek mümkündür.
Bu noktada, geçmişten ders çıkarmak ve devletin egemenliğine, Cumhuriyet’in temel değerlerine sahip çıkmak hayati bir önem taşımaktadır. Türkiye, birliğini ve bağımsızlığını tehdit eden hiçbir yapıya güvenmemeli, bölücü faaliyetlerin adı altında yeniden hortlatılmasına izin vermemelidir.
Tarih boyunca görüldüğü gibi, bağımsız bir hukuk düzenine ve devlet otoritesine meydan okuyan girişimler, milletin iradesi karşısında başarısızlığa uğramaya mahkûmdur. Cumhuriyet’in kurucuları, bu topraklarda çağdaş, laik ve bağımsız bir devlet bırakmak için mücadele etmiştir ve bu mirası korumak hepimizin sorumluluğudur.