ABD’nin ölümcül fentanil salgınında Çin’i başlıca kaynak olarak görmesi, Başkan Donald Trump’ın ikinci döneminde ticaret silahını bir kez daha devreye sokmasına neden oldu. Çin’den ithal edilen tüm ürünlere %20 oranında ek gümrük tarifesi getiren Trump yönetimi, Pekin’in yeterince sorumluluk almadığını savunuyor. Çin ise, hem fentanil öncüllerine yönelik kontrollerini artırdığını hem de iş birliğine açık olduğunu açıklarken, bu tarifelerin uluslararası ortaklığı baltaladığını ifade ediyor.
Çin: Baskıyla çözüm olmaz
Mart ayında yapılan açıklamada Çin Dışişleri, “Fentanil konusu üzerinden baskı kurmak, tehdit etmek ya da şantajla sonuç alınamaz” ifadelerini kullanmıştı. Buna rağmen, Çin geçtiğimiz haftalarda iki yeni fentanil öncülünü daha kontrol altına alacağını duyurarak uluslararası uyuşturucu mücadele kurallarına uyum sağladığını ilan etti.
Trump’tan suçlama: Zehir ticaretini sürdürüyorlar
Trump’ın açıklamaları ise daha sert tonda. Çin’i “zehir ticaretini sürdürmek ve genişletmekle” suçlayan ABD Başkanı, bu adımların yeterli olmadığını belirterek, Çin’in uyuşturucu üretiminde hâlâ başlıca kaynak olduğunu savundu. Tarife kararı sonrası yaptığı açıklamada, “Meksika sınırında yardım ediyorsunuz ama yeterince değil” diyerek Meksika’yı da hedef aldı. ABD, aynı zamanda Çin’den sonra Meksika ve Kanada’ya da fentanil ve göçmen kaçakçılığı nedeniyle kısmi tarifeler getirmişti.
Çin’in argümanı: Sorun ABD’nin talebinde
Pekin, fentanil konusunda üzerine düşeni yaptığını savunuyor. 2019’da fentanil türlerini uyuşturucu sınıfına dahil eden Çin, doğrudan ABD’ye yapılan sevkiyatı büyük ölçüde kesmişti. Ancak Çinli tedarikçilerin öncül kimyasalları Meksika’daki kartellere satmasıyla yasadışı üretim zinciri yeniden şekillendi. Çinli yetkililer, bu maddelerin çoğunun yasal kullanımları da bulunduğu için tamamen yasaklamanın zor olduğunu ve çözümün sadece arzı değil, ABD’deki talebi de azaltmak olduğunu belirtiyor.
Uzmanlar ne diyor?
Brookings Enstitüsü’nden Vanda Felbab-Brown’a göre Çin’in attığı adımlar yerinde ancak aynı zamanda “diplomatik manevra” niteliği taşıyor. Felbab-Brown, “Çin’in daha önce Biden döneminde verdiği sözleri, şimdi Trump’a yeniden pazarlık kozu olarak sunabileceği bir zemin oluştu” değerlendirmesinde bulunuyor.
İş birliği geri tepebilir mi?
Uzmanlar, ABD’nin Çin’in attığı adımları tanımaması ve kendi taleplerinde ısrarcı olması durumunda uyuşturucu ile mücadeledeki ikili iş birliğinin zarar görebileceğini belirtiyor. Özellikle Trump’ın selefi Biden ile Xi Jinping arasında 2023 sonunda başlayan iş birliği süreci, yeni tarifelerle sekteye uğrama riski taşıyor.
Çin’in iç raporları da soruna dikkat çekiyor
Çin Kamu Güvenliği Bakanlığı, sadece 2024’te 1.400 tondan fazla öncül kimyasal maddeye el koyduklarını ve 151 dosyada suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı. Ancak iç raporlarda da kaçakçılık yollarının giderek çeşitlendiği ve yeni yöntemlerin ortaya çıktığı vurgulanıyor.
ABD’nin yaklaşımı sonuç verir mi?
RAND Corporation’dan David Luckey ise Çin’in mevcut düzenlemeleri daha sıkı denetlemesi ve bu maddelerin suç şebekelerine ulaşmasını gerçekten engelleyecek adımlar atması gerektiğini belirtiyor. “Eğer Çin Komünist Partisi bu üretimi durdurmak isteseydi, bunu başarabilecek güce sahipti” diyor.
Yol haritası ne olabilir?
Trump’ın Çin’e uyguladığı %20’lik tarife, doğrudan fentanil konusuyla ilişkilendirildiği için Pekin tarafı bir “paket anlaşma” beklentisinde. Bu paketin içinde hem uyuşturucu ile mücadele hem de genel ticaret konularının yer alması olası. Uzmanlara göre Çin, bu adımları atarken aynı zamanda Trump’tan yıl içinde bir Çin ziyareti koparmak istiyor.