Canan Kaftancıoğlu’na siyasi yasak geldi, hakkındaki hapis cezası onandı
Yargıtay, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun 4 yıl 11 ay 20 günlük hapis cezasını onadı.
Canan Kaftancıoğlu’na ayrıca siyasi yasak getirildi.
Kaftancıoğlu hakkında Mayıs 2019’da, önceki yıllarda sosyal medyada yaptığı paylaşımlar nedeniyle dava açılmış, Eylül ayında ise beş ayrı suçtan 9 yıl 8 ay 20 günlük hapis cezası verilmişti. Dava istinaf mahkemesine taşınmıştı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi bugün, Canan Kaftancıoğlu’na beş ayrı suçtan verilen 9 yıl 8 ay 20 günlük hapis cezasının 4 yıl 11 ay 20 gün olan bölümünü onadı.
İki suçtan verilen 4 yıl 2 aylık hapis cezasını ise bozdu.
Yargıtay’ın Kaftancıoğlu kararından sonra, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu parti milletvekillerini İstanbul İl Başkanlığı’na çağırdı.
Partimizin tüm milletvekilleri, derhal İstanbul il başkanlığı binamıza doğru yola çıkın.
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) May 12, 2022
CHP’li Kaftancıoğlu’na toplam 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezası
Kaftancıoğlu yaptığı ilk açıklamada, “Yargıtay’dan kararın çıktığı bilgisi ulaştı. Burada mesele Canan Kaftancıoğlu’na ne ceza verildi meselesinin ötesinde bu ülkede hukukun geldiği nokta ve hukuksuzluğun hepimize yaşattığı mağduriyet. Bundan dolayı merak eden, arayan dostlarıma şunu söylemek isterim: Biz iktidardaki kötülüğü gönderinceye kadar bu ülkede sadece Canan Kaftancıoğlu için değil, 84 milyon için hukuku ve hukukun üstünlüğünü sağlayıncaya kadar her şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Asla ve asla umudunuzu kaybetmeyin” dedi.
Kaftancıoğlu’nun dava süreci nasıl başladı ve ilerledi?
2019 yılının Mayıs ayında İstanbul Belediye Başkanlığı için yapılan ilk seçimden sonra, Canan Kaftancıoğlu hakkında, önceki yıllarda sosyal medyada yaptığı paylaşımlar üzerinden 17 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
“Cumhurbaşkanına hakaret”, “Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret”, “Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılamak”, “Halkı kin ve düşmanlığı tahrik etmek” ve “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarıyla açılan davanın ilk duruşması, 23 Haziran seçimlerinden beş gün sonra, 28 Haziran 2019’da Çağlayan Adliyesi’nde görüldü.
18 Temmuz 2019’daki ikinci duruşmada mahkeme, esasa karşı savunma hazırlığı için süre verdi ve duruşmayı 6 Eylül 2019 tarihine erteledi.
Kaftancıoğlu savunmasında, “Şimdi gelelim7 yıl öncesine. O yıllarda yine aktif siyasetin içindeyken ve yine CHP’de önemli sayılacak görevlerde bulunurken yazdıklarım ‘suç’ kabul edilmeyerek bugün ‘suç’ olarak değerlendiriliyor olması ve il başkanı seçildiğim ilk günden itibaren alçakça saldırıların başlaması oldukça manidar.
“İşte bu nedenlerle bu dava bir ceza davası değil cezalandırma davasıdır. İstanbul’u yeniden halka vermek üzere yola çıkmış bir il başkanını cezalandırma davası. Bu dava, muktedire göre şekillenen yargı sisteminin, suçu ve suçluyu iktidar karşıtı olup olmamaya göre tanımlayan bir hukuki anlayışın sonucudur.
“Bu anlayış emin olun bizler kadar sizleri de yani hepimizi mağdur etmektedir” dedi.
6 Eylül’deki son duruşmada ise Kaftancıoğlu hakkında “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 6 ay, “kamu görevlisine alenen hakaret etme” suçundan 1 yıl 6 ay 20 gün, “Cumhurbaşkanına alenen hakaret etme” suçundan 2 yıl 4 ay, “Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak” suçundan 1 yıl 8 ay, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçundan 2 yıl 8 ay olmak üzere toplam 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezası verildi. Kaftancıoğlu tutuklanmadı, dava istinaf mahkemesine taşındı.
Kaftancıoğlu ise “Cumhurbaşkanına hakaret etmedim, etmem. Kim ne derse desin Mustafa Kemal Atatürk’ün oturduğu koltuğa saygısızlık etmek kimsenin hakkı ve haddi değildir. İl başkanı olarak devleti alenen ya da perdeli olarak aşağılamam düşünülemez. Terör örgütü propagandası yapmadım, yapmam. TV programında terör örgütü propagandası yaptıysam incelenir ama yok.
“27 yıl bile cezalandırılacak olsam hakikati söylerim. Sizler de hakikati arayın, ona yaklaştığınızda özgürleştiğinizi hissedeceksiniz. Bu hakikat hepimizi özgürleştirecek. Emin olduğun en temel gerçek özgürlüğü ve yaşamayı bağımsız olarak savunmaktır” demişti.